2007'den Bugüne 92,326 Tavsiye, 28,224 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Buzdağının Görünen Kısmı Bilinç , Görünmeyen Kısmı Bilinçaltı mı?
MAKALE #10407 © Yazan Psk.Dnş.Suat ESER | Yayın Şubat 2013 | 9,485 Okuyucu
İnsan zihni sürekli ilgimi çeken ve öğrendiğim her yeni bilgiyle arasında bir benzerlik ve bağ kurduğum ender terimlerden bir tanesidir. İnsan zihninin sınırsız gücünü,kapasitesini,devasallığını mutlak herkes en az bir kere olsun duymuştur. Bu tür özellikler aslında zihni oluşturan parçaların veya kısımların muhteşem uyumundan meydana gelen bir özelliktir.Bu kısımlara baktığımızda sağ ve sol lob,limbik sistem,ön beyin,orta beyin,arka beyin,beyin sapı,korpus kollasyum,bilinç,bilinçaltı vs gibi fiziksel ve zihinsel kısımlar olduğunu görmekteyiz. Zihnimiz her ne kadar çok karmaşık bir yapı gibi görünse de onu incelediğimizde pek öyle olmadığı kanaatindeyim. Yukarıda ki başlıktan anlaşılacağı gibi zihnimizin bilinç ve bilinçaltı bölümlerine değinmek istiyorum.
Bilinç ve bilinçaltı birbirinden farklı bir çok özelliğe sahiptir. Bunları direk olarak söylemek yerine bunları metaforlar aracılığı ile anlatmaya çalışacağım.Aslında buz dağı konuyu anlaşılır kılmak için yerinde bir metafor sayılır .Bilinç, zihnin kısa süreli hafızasına sahip olan kısmıdır,yani 5 duyu organı ile dışarıdan aldığı uyaranları kısa süreliğine saklayan bir özelliği vardır.Nasıl ki buz dağının dışarıda kalan kısmı daha küçükse bilincin kapasitesi de bilinçaltının kapasitesine göre daha küçüktür. Zaten kapasitesi itibariyle bilgileri uzun süreli olarak tutması imkansızdır. Bu yüzden uzun süreli hafıza ihtiyaç halinde devreye girebilir. Bilincimiz her şeyin farkında olan,kontrolü elinde tutan ve de bilerek bir takım girdileri işleyen kısımdır.Bunlara ek olarak bir karar almadan önce onu değerlendiren,mantık ve akıl süzgecinden geçiren,gerektiğinde dur demesini bilen kısmıdır zihnin. Etraftan yapılan espirilerin gerçek olmadığını ayırt edebilir, bunun yanı sıra iyi,kötü,doğru yanlış gibi kavramları da bilir. Yeniliğe açık olan bilinç belirsizlikten pek korkmaz. Zaman kavramının farkındadır,geçmişi,şimdiyi ve geleceği ayırt edebilir ve verdiği kararları da buna göre verebilir.Yeni bir bilgiyle karşılaştığın da onu eleştirel bir bakış açısıyla ele alabilir,karşılaştığı problemlere karşı yaklaşımına baktığımızda ise onları analizci bir şekilde değerlendirebilir. Bu tür özellikleri karar verirken zaman zaman geç kalmasına neden olabilmektedir.

Gelelim davranışlarımızın efendisine. Evet bilinçaltı davranışlarımızın efendisidir çünkü biz davranışlarımızın büyük bir kısmını onun arşivindeki bilgi ve deneyimlerle ilişkilendirerek yaparız. Köpek figürünü düşünelim. Kimileri bir köpekle karşılaştığında ondan korkmazken kimileri çok korkabilir. Arada ki bu farkı anlamak için köpek figürünü, kişilerin bilinçaltında ne ile ilişkilendirdiklerini öğrenmemiz yeterli olacaktır. İsterseniz muhtemel sonuçlara bir bakalım. Köpekten korkmayan kişi büyük ihtimalle köpeklerle ilgili olumsuz bir deneyim yaşamamıştır. Köpeklerle ilişkisi gayet iyi veya normal olacak ki onlara aşırı tepki vermiyor.Kötü bir deneyim yaşamış olsa bile bunu bilinçaltında farklı bir durumla ilişkilendirip kötü sonuçlanmasını engellemiş olabilir. Köpekten korkan birisi geçmişte kötü bir köpek deneyimi yaşamış olabilir ya da çevreden köpeklerle ilgili kötü bilgileri aldıktan sonra kendi zihninde kötümser bir senaryoyla sonuçlandırmış olabilir. Hiç fare görmediği halde fareyi görerek korkma davranışı gösteren bir çocuk kim bilir çevresindeki kişilerden veya çoklu medyadan nasıl etkilenmiştir. Çocuk farenin korkulacak bir şey olduğunu çevresindekilerden görerek öğrenir ve bunu bilinçaltına kaydederek kayıt işlemi yapıldıktan sonra buna göre tepki verir.

Bilinçaltımızın başka bir özelliği de gerçek ile hayali ayırt edemiyor olmasıdır. Başarılı insanlara baktığımızda onları bu özelliği her an otomatik bir şekilde kullandığını görebiliriz. Biz herhangi bir hayali zihnimizde canlandırdığımızda bilinçaltımız bunu gerçekmiş gibi kabul ediyor ve en fazla 21 gün içinde bu yeni kayıt işlemi tamamlanıyor ve bilinçaltımız o davranışı içselleştiriyor. Gerçekmiş gibi kabul ettiği senaryoya göre davranmaya başlıyor ve sonrasında otomatik bir davranış haline geliyor. Otomatik bir davranış haline gelmeden önce algıda seçicilik aşamalı olarak değişiyor.Örneğin bir öğrenci başarının kendisini başkaları ile kıyaslamanın değil,kendini kendisi ile kıyaslamak olduğu fikrini içselleştirmeye başlayınca ders çalışmaya yönelik fikirleri ve düşünceleri de bu yönde değişmeye başlayacaktır. Bilinçaltını illaki bir şeye benzetme gereği duyacak olsak onu bir köleye benzetmeyi tercih ederim. Mısır’daki köleler nasıl ki krallarının söyledikleri dışına çıkmıyor ve sadece kendilerine öğretilenleri yapıyorsa bilinçaltımızda sadece ona yüklenilen datalara göre davranıyor. Bizim öğrettiklerimizin dışına kesinlikle çıkmıyor. Bilinçaltımızda ilgili bilinmesi gereken en önemli özelliklerden bir tanesi tek amacının bizim hayatta kalmamızı sağlamaya çalışmasıdır. İyi,kötü,doğru,yanlış,faydalı,zararlı gibi akıl yürütme özellikleri kesinlikle yoktur ve ne yapıyorsa bizim iyiliğimiz için yapıyordur. Örneğin sigara içme davranışı kötü bir davranıştır ancak bunu bilinçaltına sorarsak o sigara içmenize neden olarak aslında sizin sahip olduğunuz bir sıkıntınızı ya da stresinizi azaltıyordur çünkü geçmişte, sigara içen kişi kendisine bu yönde telkinler vermiştir ve kölemiz olan bilinçaltımızda bunu gerçek kılmak istemektedir.Bu gibi durumlarda bizim bilinçaltına ilettiğimiz mesaj ‘’sigara sahibimin stresini alır,şimdi stresli öyleyse bir sigara yakmalı’’ şeklindedir. Neden? Bizim hayatta daha çok zevk almamızı sağlamak ya da acı çekmemizi önlemek için. Başka bir örnek verecek olursak sınav heyecanı ile ilgili senaryoları kafasında sürekli canlı tutan bir öğrenci muhtemelen sınav anında heyecanlanır. Nedeni çok basit. Öğrenci aylarca ‘’ya sınavda heyecanlanırsam,sınavda abim de heyecanlanmıştı ben kesin heyecanlanırım,annem heyecanlanırsın dikkat et demişti’’ gibi düşüncelerle bilinçaltımıza yerine getirmesi gereken emirleri verdiğinin veya onun hangi özelliklere sahip olduğu telkinini verdiğinin farkında bile değildir. Bu şekilde yapılarak zihnin bilinçaltı kısmına verilen komut çok basittir ‘’ sınava gir ve heyecanlan’’. Nitekim, bilinçaltını bu şekilde eğiten öğrencilerde sınav anında heyecanlanmalarda doğal olarak meydana gelir.

Bilinçaltının kapasitesine bakacak olursak gerçekten çok büyük bir kapasiteye sahip olduğunu görürüz. Onu uçsuz bucaksız bir kütüphaneye benzetsek tam yerinde bir benzetme olabilir. Peki nasıl bir kütüphane? Sadece bizim bilgi,deneyim,düşünce,inanç vs gibi bize özgü olan ve bizi yansıtan arşivlerle dolu bir kütüphane.İnsan zihni dünyada ki en gelişmiş bilgisayardan bile daha büyüktür derken bunun büyük bir kısmı da bilinçaltına aittir hiç kuşkusuz.

Bilincin yaptığı gibi bir şeyleri muhakeme ve tartışma gibi konulara girmeyen bilinçaltı telkine açıktır. Aslında biz günlük hayatımızda kendi kendimize telkinlerde bulunarak bilinçaltımızı şekillendiriyoruz. Bunu çoğu zaman fark etmeden yapıyoruz.
Bir tarla düşünelim. O tarlaya hangi tohumu ekersek hasat zamanı ekmiş olduğumuz tohumun mahsülünü biçeriz. Buğday ekersek, arpa biçmeyiz ve ya karpuz ekersek başka bir meyve beklemeyiz. Zihnimizin bilinçaltı kısmı da tıpkı bu şekilde çalışır aslında. Öğrencilere bu örneği vermekten çok keyif alıyorum çoğu zaman. Tarlaya ektiğimiz ürünleri nasıl ki güneş,su,gübre olgunlaştırıyorsa zihnimize ektiğimiz olumsuz tohumlarlıda(özgüven eksikliği,başarısızlık,tembellik,olumsuz benlik algısı,sınav stresi vs) olumsuz çevre,olumsuz düşünce,olumsuz içsel konuşmalar kötü yönde etkilemektedir. Halbuki tarlaya olumlu tohumlar ekersek(güven,başarı,mutluluk,azim vs) hasat zamanı da bu yönde sonuçlar alırız. İhtiyacımız olan su,gübre ve güneşte kendi içimizdeki olumlu yönlerimiz,hedefe odaklanmamız veya azmimiz olabilir. örneğin küçük bir çocuğa annesi sürekli temiz ol,düzenli ol,ellerini yıka,pis olma,oraya dokunma,bununla oynama,elin kirlenir,mikrop kapar hasta olursun gibi sürekli kaygı yaratacak telkinler verirse çocuğun zihninde de bu yönde olumsuzluk yaratacak yani aşırı titizliğe neden olacak düşünce tohumları gelişir ve çocuk büyüdükçe bu yönde bir hayat felsefesi geliştirir. Annenin hayat boyu tekrar ettiği yukarıda ki telkinlerde bunun suyu,gübresi ve güneşi olur. Bizim ektiğimiz bütün tohumları hiç şartsız kabul eden bilinçaltına neden hayatta bizi başarıya götürecek,bizi mutlu edecek tohumlar ekmeyelim?

Zihinle ilgili olarak bu iki kısmı incelediğimizde birbirinden ayrı düşünülmeyen ancak farklı özellikleri olan yapılar olduğunu görürüz. Yaşadığımız her şeyi bilinçaltımıza ilettiğimiz düşünce ve inançlara göre yaşarız,ona olumsuz,abartılı,işe yaramayan datalar yüklersek sonuçları da bu şekilde olacaktır. O zaman neden bizi hedefe götüren,hayata olumlu bakmamızı sağlayan,özgüvenimizi artıran vs emirleri ona vermeyelim? Neden olsa kölemiz ve her şeyi yapmak zorunda. Sahip olduğumuz olumsuz düşünce ve inançları düzeltmemiz çok önemli ve bunu yapmanın en etkili yolu bilinçaltımıza yapıcı,işlevsel,faydalı düşünceler aktarmaktır. Ne tür düşünce olursa olsun,sık sık tekrarlandıkça bilinçaltı onu kabul eder,böylece alışkanlıkların bulunduğu yer olan bilinçaltı yeni sağlıklı ve güzel alışkanlıkların olduğu bir huzur bahçesine dönüşür.
Başlıkta sorunun cevabını açık ve net bir şekilde cevapladığımı düşünüyorum.
Bilinç ve bilinçaltının hayatımızda ki önemini,belki daha fazla belki daha az,bu makaleyi okuduysanız anlamışsınızdır ve bundan sonra onu işimize yarayacak şekilde kullanmanız dileğiyle.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Buzdağının Görünen Kısmı Bilinç , Görünmeyen Kısmı Bilinçaltı mı?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Suat ESER'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Suat ESER'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     4 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Psk.Dnş.Suat ESER
Hatay
Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi17 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Dnş.Suat ESER'in Makaleleri
► Bilinç, Bilinçaltı ve Ayak Fetişi Örneği Psk.Dnş.İsa Özgür ÖZER
► Görünmeyen Zincirler Psk.Emir Emre DOĞAN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Buzdağının Görünen Kısmı Bilinç , Görünmeyen Kısmı Bilinçaltı mı?' başlığıyla benzeşen toplam 16 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


18:53
Top