2007'den Bugüne 92,325 Tavsiye, 28,223 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Freud Masalındaki Giz (Psikoanalitik Yaklaşıma Günümüzden Bakmak)
MAKALE #1081 © Yazan Uzm.Psk.Bahar TURUNÇ | Yayın Mayıs 2008 | 7,548 Okuyucu
Onu sevdiğimi söyleyemem, eğlenceli, anlaşılır, sevimli değildi...
Her şeyi zorlaştırmış ve yaşama uymayan bir hale getirmişti...
Bilim insanı olarak adını tarihe yazdırmıştı ama hiç önemsenerek anılmadı...
O da bunu istemişti zaten önündeki yolların ikincisini seçerken...

Şimdi seviyor muyum peki? Bilmem ki...
Ama anlıyorum neyi neden yaptığını, ne demek istediğini ve diyemediğini, gerçi o anlaşılmak da istememişti, küskündü...

Önünde bazı seçenekler vardı yaşadığı çağda, ya tüm bildiklerini açıklayacak yolunda devam edecek, evinden yaşamından olacak, hiç anlaşılmayacak, belki de eziyet çekecekti. Gelecek nesiller anlayacak mıydı onu, o da şüpheliydi. Ya da ortama uygun davranacak, para kazanacak, saygın biri olarak yaşadığı dönemdeki tüm diğerlerine benzeyecekti.

Bir şeyleri çok bilirken bilmez gibi yapabilir mi insan?

İşte o bunu denedi bence... Dönemine uydu, anlaşılmayacakları kendine sakladı, içindeki birikimle demek istediklerini şekil değiştirip yazdı ve anlayan olursa diye küçük ekmek taneleri serpti gittiği yola, hani gün gelip de izini takip eden olursa bulsun diye. Sonra serptiği ekmek tanelerini de az dağıttı, hemen de bulunmasın istediğinden...

Onun kuramını çalışmak çok zordur, hele ki sınava girecekseniz.
Matematik gibi bir şey işte, yaşamı genel çerçevede zevkli- anlaşılır şekilde tanımlamadığı gibi, akılda da kolay kalmaz. İd- ego- superego `nun kalıpsal açıklamaları üzerine, libido enerjinin nasıl işlediğinden, kaynadığından söz eder. Daha nelerden söz eder, bilgiler karışır- birleşir- ayrılır. Birbirinden güzel kuramlar, insan yaşamını açıklayan görüşler varken, onunki her durumu insan cinselliğine bağlayan yanı ile arada gülümseterek kaybolur gider. Tek saygı uyandıran yanı psikoloji bilimindeki bazı ilkleri başlatmış olmasıdır.

Bir de akıllarda o bilindik resmi vardır, hani tepesinde saçları olmayan, sakallı bir adam portresi...

Sonuçta sevimsizdir işte... Her şeyi cinselliğe bağlar, ağır tanımlar kullanır. Aslında istediği budur, sevimsiz olmaya çalışmak, bunu denemiş ve başarmıştır...

Sanırım serptiği ekmek tanelerini izledim, bilerek olmadı, karşıma çıktı bir yerde, adım adım gittikçe saklandığı yerdeki onu buldum. Çok mutsuzdu. Geriye dönsen hangi seçeneği seçerdin demek istemedim, geriye dönülmezdi, tarih yazılmıştı.

Freud denilen bu bilim insanı, döneminde evrensel gerçeği kavramıştı, hele ki hipnozla ilgilendikçe, beynin işleyiş resmini çıkardıkça görünmezleri görüyordu. Heyecanla bilgileri not ediyor, derleyip topluyordu...Yazacaktı, açıklayacaktı. Ancak o evrensel bilgi ve insan beyni ile ilgilenirken yaşam devam etmekteydi, sahnede seçkin- asil, dine katı kurallarla bağlı bir kesim vardı. Asil olmayanlar daha farklı bir yaşam sürüyordu. Kadınlar hatlarını belli etmeyen uzun etekli elbiseler giyiyorlar, ayakları bile görünmüyordu bu eteklerin altında. Derler ki, erkekler evlenince anlıyorlardı kadınların da bacakları olduğunu.

Düzen işliyordu, tarih sürüyordu, bir çok sorun içinde bir de kadınlar benzer bir hastalık yaşıyorlardı. Bağırıp çağırmaya, her yana saldırmaya başlıyor ya da durduk yerde uygunsuz davranışlar yaparak ona buna sarılıyorlardı.

İşte o sahnede Freud da vardı, bu kadınları dinliyordu, notlar alıyordu, hipnoz yapıyordu, sorunları anlayıp çözüyordu, kadınlar kendilerini iyi hissettikleri hipnoz sonrası sevinçle boynuna sarılıp onu öpüyorlardı. Bu durum da o dönem için pek hoş görünmüyordu.

Freud kadınlardaki bu tür davranışları sıralıyor, adını da Histeri koyuyordu.” Cinselliği ifade edememek- doyumsuzluğun bilince vurmuş belirtilerle ilerlemesi histeri rahatsızlığını ortaya çıkarır kadınlarda” diyordu. Tam böyle demiyordu, düşünüyordu o dönem. Hiç de yanılmıyordu, bu şikayetlerle gelen erkek hasta yoktu, kadınlar etek altında görünmeyen bacaklarıyla tümden cinsellikleri engellendiğinden genel olarak histeriklerdi.

Başka notlar da alıyordu Freud bilince- beyne ilişkin, ne de olsa hastası çoktu ve sürekli bilgi topluyordu. Bir notunda diyordu ki “Dünyadaki her insan Çin Seddine hangi taşın hangi işçi tarafından konulduğunu bilir”. Bilincin genel bilgiyi taşıdığını, bir yerde öğrenilen bilginin tüm dünyadaki insanların bilincinde yapılandığını, bunun da bir enerji ağıyla oluştuğunu anlamıştı.

Değişik detaylardan yola çıkarak bir kuram oluşturacaktı ki, çevrede hiç beklenmedik tepkiler ortaya çıkmaya başladı. Bu adam var olan kurallara aykırı görüşler dile getiriyor, kafa karıştırıcı terimler kullanıyor, garip bir uygulama yapıyor, bu uygulamada insanların gözleri kapanıyor, onlara uyurken bir şeyler diyordu - üstelik de kadın hastaları tarafından öpülüyordu ki- bu açılardan bakılırsa geleceği hiç iyi görünmüyordu.

Baskılar yoğunlaşmıştı ve o bir yol ayrımda idi, karar vermesi gerekti nerede duracağına. Ve kararını verdi...

Uygulamalardan uzaklaştı-sessizleşti, notlarıyla bir kenara çekilip “Psikoanalitik Kuramı“ yazdı.

Çağdaşları der ki kararından pişman ve mutsuz olmuş... Öğrencileri hipnozu kendilerince yorumlayıp gündemde kalırken, o asil ve seçkin ortamında kaybetmekten çekinerek en büyük kaybetmeyi yaşamış.

Bence bununla kalmamış ama Freud, çok güzel bir intikam almış kendinden ve gelecek nesillerden... Zihinlere kazınan bir intikam...

Kuramını oluştururken bilgileri saklamış, araya serpiştirmiş, anlaşılması zor olsun diye her bir sapağı kendine çıkan bir küre oluşturmuş. Görünüşte saygıdeğer bir bilim adamı olarak hem insanları şaşırtıp ününü korumayı denemiş - ki bunu başarmış da bir yerde- ama istediği ün olmadığı için de kırgınlığıyla bilgisine ulaşma yolunu zorlaştırmış.

“Kadınlar şu andaki koşullardan dolayı doyumsuz, erkeklerle ilgili çok fazla veri yok, kadınlar cinsel ilişki yaşarlarsa sorun kalmaz “ dememiş. Odip ve Elektra kompleksinden söz etmiş. “Odip kompleksi çocuğun cinsiyeti ne olursa olsun karşı cinsten olan ebeveyne duyduğu cinsel temelli duygulardır” demiş.

“İnsan bir enerji sistemidir” dememiş.
“Kişiliğin yapısal yönü, id, ego, süperego `dan oluşur, id içgüdülerin bulunduğu psişik enerjinin kaynağıdır ve vücudun diğer sistemleriyle ilişkisi sonucu onlardan bu enerjiyi almaktadır” demiş.

Freud ile ilgili anlatımlar söyle başlar;
“ Bir nörolog olarak iyi bir gözlemci ve kuramcıydı, genellikle insanın içinde yaşadığı çevreyi dikkate almazdı. Kuramının en eksik yanı, insanı içinde yaşadığı sosyal çevreden ayrı olarak düşünmesidir. “

Evet bugün tüm psikoloji öğretilerinde, insan içinde yaşadığı sosyal çevre ile etkileşimi içinde incelenir. O da bunu biliyordu, ama sosyal çevreyi nasıl düşünebilirdi ki, kaçtığı onlardı…

Takipçileri onu tam olarak buldular mı bilinmez, çünkü saklanmak için seçtiği yol karmaşık ve zordu. Bulmaya çalışanlar ise bazı tercihler yaptılar ya onu benimsediler ya da kuramındaki eksikleri tamamladıklarını söyleyerek, başlı başına yeni bir kuram yazmaktansa, eskinin üstüne yeniyi inşa ettiler...

Freud` u seziyorum...

İnsan bilincini anlatmak istiyordu. Bedende akan enerjiyi, beynin – hücreler arası enerji iletişiminin bileşenlerini, hipnoz sırasında oluşan süreci, duygu ve davranışlar baskılandıkça hastalıkların artacağını, çevre-insan arasındaki bilinçsel ilişkiyi, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını, kendini anlamadıklarını...

Bunları söylemedi ama, yordayamadığı geleceğinden kaygı duyarak bulunduğu çevreden kopamadı. Söylese anlaşılır mıydı döneminde, o da ayrı bir soru...

Sonuçta bu küskün insan, çevresel unsurları hiç dikkate almadığı bir kuram yazdı. Aslında kendi masalını yazdı bence. Ekmek tanelerini izleyebilen olursa, onu bulsun diye...

Hepiniz cinselliğe takıntılısınız, hem de çok fazla takılıp kalmışsınız, genel oluşumu görmüyorsunuz, toplum yok sizin için, dünya yok...Olamaz da, anlamazsınız ki, çünkü enerjiniz bedeninizde dolaşıp duruyor, sadece yaşıyorsunuz, bakıp görmüyorsunuz, oral ve anal zevklerden ibaretsiniz…

Tam olarak böyle dedi sanki, bilimsel dille yazdı bunları, kime nasıl sayıp sövdüğü anlaşılmasın diye...

Onu bunca net gördükten sonra seviyor ve seçimini onaylıyor muyum. Bilmem ki...

Ama çok iyi anlıyorum.

Uzm. Psk. Bahar Turunç
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Freud Masalındaki Giz (Psikoanalitik Yaklaşıma Günümüzden Bakmak)" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Bahar TURUNÇ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Bahar TURUNÇ'un izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     2 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Bahar TURUNÇ Fotoğraf
Uzm.Psk.Bahar TURUNÇ
Ankara
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi5 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Bahar TURUNÇ'un Makaleleri
► Başkalarının Acısına Bakmak Psk.Zehra BEKİSOGLU
► Çatışma’ya Bir de (Aslında) Bu Gözden Bakmak Dr.Psk.Dnş.Erdinç ÇAĞLAYAN
► Freud ve Psikanaliz Psk.Doğancan GÖKÇE
► Freud ve Bilincin Düzeyleri Psk.Murat TEMİZ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Freud Masalındaki Giz (Psikoanalitik Yaklaşıma Günümüzden Bakmak)' başlığıyla benzeşen toplam 13 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Ben Seni Hep Aldattım Şubat 2008
► Kişilerarası Çekicilik Şubat 2008
► Aşka Zaman Yok Kasım 2007
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


01:32
Top