2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Gerçek İnanç mı Yoksa “bağlanma” Dan Kaynaklı Bir İhtiyaç mı?
MAKALE #13075 © Yazan Dr.Psk.Ümit AKÇAKAYA | Yayın Ağustos 2014 | 5,106 Okuyucu
"İnsanlar bir dinleri olduğu için ahlaka ihtiyaçları kalmamış gibi davranıyor" Amin Maalouf

İnanç konusu; oldukça hassas, insanın kendi iradesi ve vicdanına bağlı kalarak geliştirmesi beklenen ve evrensel değerlere ters düşmedikçe herkesin saygı duyması gerektiği önemli bir olgudur.

Birçok insan ölüm, ölümden sonraki hayat, hayatın anlamı gibi birçok varoluşsal konu karşında kendini yetersiz ve kaygılı hisseder. Bundan dolayı insan, tüm bu bilinmeyen konuları bir anlam bütünlüğü içerisine sokmaya ihtiyaç duyarak tutarlı bir dünya görüşü geliştirmeyi ya da bir dine mensup bir yaşam sürmeyi tercih etmiştir.

Bu tutum oldukça insani ve çoğu zaman da gereklidir, zira hayata ve varoluşa dair bir dünya görüşü geliştirememiş bir insanın kendisini boşlukta hissetme olasılığı oldukça fazladır.

Aynı şekilde, dinin bir toplumda dürtü kontrolünü sağlayamayan kişiler üzerindeki pragmatik işlevi kesinlikle göz ardı edilemez, zira birçok din; yalan söylememe, hırsızlık yapmama, başkalarına zarar vermeme gibi evrensel etik kuralları hatırlatan emir ve yasakları bünyesinde barındırmaktadır. Bu açıdan düşünüldüğünde din olgusunun; olası bir toplumsal kaosun önüne geçerek sosyal alanda belli bir düzen ve kural anlayışı sağladığı inkar edilemez.

Ancak, burada üzerinde düşünülmesi gereken önemli durum; insanların mevcut inançları konusunda ne kadar bir bilince ya da sorgulamaya sahip olduğu konusudur.

Birçok toplumda inanç ya da din anlayışı aileden çocuklara aktarılır. İnancın gerektirdiği ritüeller kapsamında bir yaşam tarzının aile de sürekli olarak yaşanmasıyla, dünyaya gözünü o ortamda açan kişinin, bir süre sonra gördüklerini ve duyduklarını taklit edilerek benimsemesi şeklinde olmaktadır. Bu durumun bir sonucu olarak, birçok kişi anlamını bile bilmediği duaları ya da farklı dini ritüelleri sıklıkla uygulamakta ve böylelikle kendilerini “iyi” hissetmektedir.

Peki, bu “iyi” hissetme hali gerçek bir huzur ve mutluluktan dolayı oluşan bir hal midir yoksa insanların başka duygusal ihtiyaçlarını karşılamalarından ötürü hissettikleri bir duygu durumu mudur?

Bu yazımda, Bu “iyi” hissetme halini insanların "bağlanma" ihtiyaçları açısından ele almak istiyorum.

Bağlanma; en genel anlamıyla 0-3 yaş arasındaki dönemde bir bebeğin annesiyle kurduğu ilk ilişki modeli olarak tanımlanır. (Bknz: Psikolojide Bağlanma Kuramı).

Bebeğin bu dönemde iki temel ihtiyacı vardır. Bunlar; sevgi ve güven duygusu… Bebek, annesiyle kurduğu bu ilk ilişkide sevilen bir varlık olduğunu ve yaşadığı dünyada güven içerisinde bulunduğunu hissetmek ister. Bu iki duygu annesi tarafından bebeğe aktarılırsa bebek kendine ve hayata dair güvenli bir bağlılık geliştirerek hayatının sonraki dönemlerinde de sağlıklı bir kişiliği inşa edebilir.

Bunun tam tersi, bu kritik dönemde sevgi ve güveni tam olarak elde edemeyen bebekler ise güvensiz bir bağlılık geliştirerek hayatın ilerleyen evrelerinde bu iki duygunun eksikliğini her durumda hisseden ve onları elde etmeye yönelik bir arayış halinde olan kişilik yapılanması içerisinde olacaktır.

Bu kişiler, hayatlarının birçok alanında bilinçdışı bir değersizlik, yetersizlik ve güvensizlik hissedecekler ve bu duygularıyla baş etmeye yönelik farklı nesnelerle bağlantı kurma ihtiyacı içerisinde olacaklardır. Bağlantı kurdukları ve çatısı altına girdikleri bu nesneler; bir kişi, bir kurum, bir parti, bir şeyh, bir lider olabildiği gibi kimi zamanda zihinlerinde tasarladıkları ya da kendilerine dayatılan bir “Tanrı” imgesi de olabilmektedir.

Bu bağlantı nesneleri aracılığıyla kendilerini, yüzleşmek istemedikleri yetersizlik ve değersizlik gibi duygulardan mümkün olduğu kadar uzak tuttukları gibi onlar sayesinde benliklerinde sahte bir değerliliği ve yeterliliği de hisseder hale gelmektedirler. Hal böyle olunca; sergiledikleri ibadetler ve diğer tüm inanç odaklı davranışlar, bu dünya’da Tanrı’sının gözünde değerli olabilmeye, “öbür dünya"da da kendisine vaat edilen cennetteki sonsuz bir değerliliği ve yeterliliği kazanmaya yönelik bir iç motivasyonla yapılır hale dönüşmekte...

Dolayısıyla, bu insanlar hayata ve kendilerine karşı geliştirdikleri güvensiz bağlılıklarını, benimsedikleri din ya da "Tanrı" olgusu üzerinden tatmin etmeye yönelik bir yaşantı içerisindedirler. Bu yaşantıları onlara gerçek bir inancı ve huzuru hissettirmekten daha çok, onlar için bir savunma mekanizması görevi görmektedir.

Hal böyle olunca, bu kişilerin yaşam tarzlarında zaman zaman din ekseninde oldukça uzaklaşmış, bazen ona taban tabana zıt ve tutarsız davranışlar gözlemleyebilmekteyiz.

Güvensiz bağlanma kaynaklı bir inanç sistemi içerisinde olan kişilerin genel tutum ve davranışlarını şu şekilde özetleyebiliriz:

- Hayatlarında sorgulama ve araştırmaya yer olmadığı için genelde körü körüne geliştirdikleri bir inanç anlayışına sahiptirler.

- İnandıkları değerler hayatlarındaki büyük bir boşluğu doldurduğu için onlara sıkı sıkı sarılırlar ve bu değerlerine yönelik her türlü tehdide ya da eleştirilere karşı aşırı tepkisel davranışlar sergileyebilirler.

- Telkin ve yönlendirmelerine açık kişilerdir, bundan dolayı başkaları tarafından inanç ekseninde çok rahat kullanılabilir ve sömürülebilirler.

- İbadetlerinin ve diğer dinsel ritüellerinin nedensellikleri hakkında fazla fikir sahibi olmadıkları için bunları "mış gibi" yerine getirirler ve tüm bu eylemlerini daha çok cennet vaadiyle ya da cehennem korkusuyla sergileme eğilimindedirler.

- Dinin emrettiği kural ve davranışları tam olarak içselleştiremedikleri için fırsatını bulduklarında çıkarları gereği tam tersi eylemlerde bulunmakta bir sakınca görmezler.

- İnançları, onlar için bir dünya görüşü olmaktan daha çok bir savunma mekanizması işlevi görür.

Birçok din bahşedilen aklı kullanarak insanlara sorgulamalarını ve araştırmalarını öğütler, zira bu sayede kişiler savundukları inançları sağlam temeller üzerine yerleştirmeyi başarabilirler. İnsan, bu sayede dininin emrettiği öğretilerin neye hizmet ettiği konusunda bir fikir sahibi olarak onları bilindik kalıpların dışına çıkartıp içselleştirme fırsatı da bulur.

Sonuç olarak, insan; tasarladığı “Tanrı “ imgesini, kişileri yalnızca ödüllendiren ya da onlara ceza veren bir varlık kalıbına soktuğu sürece hayatında güvensizliğe, korkuya, başkaları tarafından sömürülmeye ve çıkar ilişkisine dayalı bir inanç sistemi var olacaktır.

Böyle bir tablo, tüm inançların içinin boşaltılmasına neden olacağı gibi kişileri kendi gerçek benliklerinden gittikçe uzaklaştıracaktır. Bundan dolayı, belkide dinlerin en önemli fonksiyonu olan; koşulsuz bir sevgiyi hissetmek ve Tanrı’yla "BİR" olmak kaynaklı yaşanılan gerçek huzuru hiçbir zaman hayatlarında hissedemeyeceklerdir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Gerçek İnanç mı Yoksa “bağlanma” Dan Kaynaklı Bir İhtiyaç mı?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Psk.Ümit AKÇAKAYA'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Psk.Ümit AKÇAKAYA'nın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     4 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Ümit AKÇAKAYA Fotoğraf
Dr.Psk.Ümit AKÇAKAYA
İzmir (Online hizmet de veriyor)
Doktor Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi140 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dr.Psk.Ümit AKÇAKAYA'nın Yazıları
► İnanç Gelişimi Psk.Tuğba DEMİRÖZ
► İnanç Terapisi Psk.Dnş.Tuncay GÜLEN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Gerçek İnanç mı Yoksa “bağlanma” Dan Kaynaklı Bir İhtiyaç mı?' başlığıyla benzeşen toplam 36 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Erich Fromm ve 'olmak' Mayıs 2020
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


18:36
Top