2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Obezite ve Doğru Bilinen Yanlışlar
MAKALE #13456 © Yazan Uzm.Dyt.Elif BİLGİN BAŞ | Yayın Ekim 2014 | 4,315 Okuyucu
OBEZİTEDE BESLENME TEDAVİSİ VE DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR

Obezite günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli sağlık sorunları arasında yer almaktadır. Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması-2010” ön çalışma raporuna göre Türkiye’de obezite sıklığı erkeklerde %20,5,dadınlarda ise % 41,0,Toplamda ise % 30,3 olduğu görülmüştür. Bu nedenle obeziteyi öğrenmek ve önlemler almak gerekmektedir.

OBEZİTE NEDİR ?

Obezite “sağlığı bozabilecek derecede anormal ya da fazla yağ birikimi” olarak tanımlanmaktadır.Vucüt yağ kütlesinin yağsız kütleye oranının aşırı artması sonucu boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının olması gereken düzeyin üstüne çıkmasıdır. Kişinin boy ve ağırlığı arasındaki ilişki bu nedenle çok önemlidir. Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre beden kitle indeksi (BKI : Ağırlık / (boy*boy) ) 30 un üzerinde olan bireyler obez kabul edilmektedir.

Obezite önlenebilir hem de tedavi edilebilir bir hastalıktır. Obeziteye sebep olan en önemli şey günlük alınan enejjinin harcanan enerjiden fazla olması durumunda, harcanamayan enerji vucutta yağ olarak depolanmasıdır. Bu nedenle temel ilkemizin alınan enerjinin tüketilen enerjiden az olması ve bu şekilde negatif enerji dengesi oluşturmak olmalıdır. Obezitenin beslenme tedavisinde amaç ise enerji açığı oluşturarak, kas ve vital organlarda hücre, kütle kaybı olmadan vücut yağ depolarında azalma sağlamak, vitamin, mineral ve elektrolit kaybını önlemektir.

Obezite tedavisinde tıbbi beslenme tedavisi (diyet),egzersiz tedavisi,davranış değişikliği tedavisi, farmokolojik tedavi ve son olarak cerrahi tedavi uygulanmaktadır.

BESLENME TEDAVİSİ?

Besin alımının azaltılması veya enerji harcamasının artırılması ile enerji açığı oluşturulduğunda ağırlık kaybı sağlandığı kesindir. Besin alımının azaltılması veya enerji harcamasının artırılması ile enerji açığı oluşturulduğunda ağırlık kaybı sağlandığı kesindir. Ancak uygulaması zor, gerçekçi olmayan ağırlık kaybı yöntemlerini önermek yerine;
 sağlıklı ağırlığa ulaşmaya,
 hastalık risklerini azaltmaya ,
 sağlıklı yaşam biçimi oluşturmaya yönelik diyet önerileri getirilmelidir.

*Ağırlık kaybı sırasında hedef %85 yağ dokusu, %15 yağsız doku şeklindedir ancak egzersizle desteklenmiş bir zayıflama diyetinde yağsız doku kaybı azaltılabilir ve dinlenme metabolizma hızı (DMH) korunabilir.
Obez bireyler çok çabuk ağırlık kaybı isteselerde sağlıklı ağırlık kaybı için yeterli ve dengeli beslenme ile sağlıklı bir kilo kaybı olmalıdır.
İlk altı aylık dönemde hedef fazla ağırlığın %5-10’unun kaybedilmesi ; haftada ise 0.5-1 kg ağırlık kaybı sağlayacak şekilde enerji kısıtlaması (kişinin günlük enerji alımından 500-1000 kalori azaltılması) olmalıdır.

OBEZİTEDE BESLENME TEDAVİ SEÇENEKLERİ

1.Beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi
Düzenli beslenme alışkanlığı olmayan bireyler için beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi ağırlık kaybının sağlanmasında ilk adımdır. Düzensiz beslenme; öğün atlama şeklinde veya uzun aralıklarla beslenme şeklinde olabilir. Açlık süresi uzadıkça atıştırma ve abur cubur besinlerin tüketimi artar.
2.Diyet kalitesinin düzenlenmesi
Ağırlık kaybı ile birlikte, hastanın total kolesterolünün düzenlenmesi , diyetin CHO ,yağ ,protein, vitamin ve mineral içeriklerinin de düzenlenmesi gerekir.
3.Günlük alınan enerjiden 600 kalori azaltılması
Diyete uyumu kolaylaştırmak için orta derece kısıtlı diyetler önerilmektedir. Yapılan araştırmalara göre günlük enerji alımının 1200 kkal/gün’den daha az olmaması gerekir.
4.Öğün yerine geçenler
Porsiyon kontrolü sağlamak için; bir veya iki öğün tüketime hazır, düşük kalorili, vitamin ve mineral bakımından zenginleştirilmiş öğünlerdir. Ancak fazla tüketiminde yine ağırlık kontrolünde problemlere neden olabilir.
5.Çok düşük kalorili diyetler
Toplam enerjisi 450- 800 kalorili düşük karbonhidrat ,düşük glisemik indeksi ve düşük yağlı diyetlerdir. Vitamin ve mineral içeriği yoksun diyetledir.
BKİ >30 olan hızlı ağırlık kaybı istenen ve yandaş hastalıkları bulunan hastalarda çok dikkatli uygulanmalıdır. Yapılan araştırmalarda tekrar ağırlık kazanmış hastalarda ve ağırlık koruma programında çok uzun süreli olmamak şartıyla (3 ayı geçmemeli) ağırlığın devam ettirilmesi amacıyla kullanılabilir.
6.Düşük Yağlı diyetler
Genellikle hem enerji hem de yağ tüketimi azaltılarak, sebze-meyve ve tam tahıllı besinlerin tüketiminin artırıldığı diyetlerdir. Genellikle hem enerji hem de yağ tüketimi azaltılarak, sebze-meyve ve tam tahıllı besinlerin tüketiminin artırıldığı diyetlerdir. Ancak bu diyetlerde karbonhidrat tüketiminin artması ve hayvansal kaynaklı protein alımının azalması ile trigliseritlerde artış, çinko, kalsiyum ve demir kaybı olmaktadır.
7. Düşük karbonhidratlı diyetler
Günlük enerjinin %10 karbonhidrat ,%35 protein ,%50 yağ oluşturan diyetlerdir. Diyetteki posa miktarı oldukça azdır. Düşük karbonhidratlı diyetlerde enerji proteinlerden sağlanır ve bu durumda idrar atılımı artar. Dolaşımda ise keton cisimcikler oluşur. Bu olayların sonucunda da kan yağlarında artış, osteoporoz, bilişsel fonksiyonlarda azalma, optik nöropati gelişir.
Günümüzde de çok popüler olan bu diyetin uzun dönemli uygulamalarda potansiyel yan etkileri (kardiyovasküler sistem, böbrek, kemik sorunları ve kanser gibi) olabileceği bildirilmektedir.
Protein içeriği yüksek diyet (Atkins Diyeti) uygulayan bireylerde hayatı tehlike oluşturan ketozis durumları rapor edilmiştir. Bu diyette toplam yağ, doymuş yağ ve kolesterol oranı yüksektir. Atkins diyeti ile LDL kolesterol ve CRP düzeyinde artış olduğu, insülin direnci geliştiği bildirilmiştir.

8.Düşük glisemik indeksi diyetler
Glisemik indeks besinlerde bulunan karbonhidratların kan şekerini yükseltme özelliğidir. Glisemik indeksi yüksek olan karbonhidratlar ,kana tamamen ve hemen karıştıklarından dolayı kan şekerinde ani değişmelere yol açabilirler ve bu yüzden yüksek glisemik indeksi olan, beyaz ekmek, karpuz, şalgam, bisküvi, muz, pirinç, havuç, bal, şekerler ve çikolata gibi besinlerin tüketimi kısıtlanır. Düşük glisemik indeksli diyette doygunluk artar kan şekeri hızlı yükselmez.
9.Akdeniz Beslenme Modeli
Akdeniz diyeti doymuş yağlardan fakir, çoklu doymamış yağ asitlerinden (MUFA) zengin, C ve E vitamini gibi antioksidan vitaminleri, folik asit ve posayı yüksek oranda içeren bir diyettir.

Akdeniz diyeti yüksek oranda MUFA içermesine karşın enerji yoğunluğu yüksek besin içermemesi nedeniyle ağırlık koruma programlarında uzun dönemde daha etkili olabileceği belirtilmiştir. Çünkü yağ oranı azaltılmış diyetlere göre Akdeniz diyeti daha lezzetlidir ve bu yüzden diyetin başından sonuna kadar düzenli bir şekilde sürdürülebilir. Yapılan araştırmalarda Akdeniz diyeti ile beslenen bireylerde kan yağlarında azalma görülmüştür.

AĞIRLIK KONTROLÜ VE SAĞLIĞIN KORUNMASI İÇİN BESLENME ÖNERİLERİ

Obezitenin ve kronik hastalıkların önlenmesinde yeterli ve dengeli beslenme alışkanlıklarının yerleştirilmesi ve hareketli yaşam biçiminin benimsenmesi çok büyük önem taşır. Yeterli ve dengeli beslenmek için;
 Yağlı besinlerin ve basit karbonhidratların azaltılmalı; sebze, meyve, tam tahıl ve kurubaklagillerin tüketiminin artırılmalıdır.
 Zayıflama diyetlerinin vitamin ve mineral içeriği gereksinimler kadar olmalıdır.
 Süt ve süt ürünleri içerdiği kalsiyum ve protein nedeni ile her gün mutlaka tüketilmelidir. Hücre içi kalsiyumun hedef dokularda OBEZİTE, HİPERTANSİYON ve İNSÜLİN DİRENCİ ile ilgili durumlarda anahtar rol oynadığı bilinmektedir. Kalsiyum yağ hücrelerinin azalmasında etkili rol oynar. Özellikle süt ürünlerinin içindeki konjuge linoleik asit,whey proteinleri, dallı zincirli aminoasitler ve laktozda kalsiyum ile aynı etkileri göstermektedir.
 Posalı besinlerin tüketimi arttırılmalıdır. Posalı besinler yemek yeme süresini uzatırlar, enerjileri düşüktür. Kabızlığı ve kan şekeri yüksekliğini önlerler. Safra asidi ve yağ asidi emlimini azaltarak kardiyovasküler riski azaltırlar.
 Fazla tuz tüketiminin yüksek kan basıncı ile ilişkisi olduğu kadar insülin direncini de artırır. Bu nedenle kalp yetmezliği ve başka nedenlerle ödemi hipertansiyonu bulunan kişilerde tuz mutlaka kısıtlanmalıdır.
 Günde en az 2-3 litre sıvı tüketilmelidir. Su başta olmak üzere, içecekler ve besinlerin içeriğinde bulunan görünür/görünmez su “sıvı” olarak tanımlanmaktadır.
 Kabızlık ağırlık kaybını engelleyici bir durumdur. Yemek öncesi, esnası ve sonrasında bol su içilmesi kabızlığın önlenmesinde oldukça etkilidir.
 Bireyin alkollü içecek tüketme alışkanlığı varsa ve bundan vazgeçemiyorsa miktarları olabildiğince azaltarak kontrol altına alınmalı ve enerji değerleri hesaplanarak buna uygun diyet düzenlenmelidir.
 Günlük beslenme programı 3-6 öğün olarak planlanmalıdır. Sık aralıklarla beslenme, gereğinden fazla yemeği önler ve acıkmayı geciktirir. Her öğün sonrasında yiyeceklerin termojenik etkisi ile harcanan enerji bir miktar artar.
 Uyguladığınız beslenme programının size özel olması önemlidir. Yaşınız, cinsiyetiniz, işiniz, hastalıklarınız, metabolizmanız yani biyolojik, fizyolojik ve sosyal özelliklerinize uygun bir beslenme programı uygulamanız hem sağlıklı ağırlık kaybı hem de sağlıklı bir hayat sağlayacaktır.
 Fiziksel aktivite mutlaka arttırılmalı, günde en az 10.000 adım ile aktif bir yaşam sağlanmalıdır.
 Kaybedilen ağırlığın korunması ve sağlığın sürdürülmesi için yeterli ve dengeli beslenme bir yaşam biçimi haline getirilmelidir.
 Ağırlık kaybının sağlanmasında destek aktivitelerin de etkisi vardır. Arkadaş ve eş desteği, davranış değişikliği, psikoterapi, telefon görüşmeleri, mesajlaşma, diyetisyen veya egzersiz uzmanıyla ayarlanan programlı görüşmeler diyete uyumu kolaylaştıracaktır.

Diyetisyen Elif Bilgin
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Obezite ve Doğru Bilinen Yanlışlar" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Dyt.Elif BİLGİN BAŞ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Dyt.Elif BİLGİN BAŞ'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Elif BİLGİN BAŞ Fotoğraf
Uzm.Dyt.Elif BİLGİN BAŞ
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Uzman Diyetisyen
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi32 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Dyt.Elif BİLGİN BAŞ'ın Makaleleri
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Obezite ve Doğru Bilinen Yanlışlar' başlığıyla benzeşen toplam 66 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kurban Bayramında Beslenme Ağustos 2015
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


21:01
Top