Konversiyon Bozukluğu
MAKALE #14056 © Yazan Psk.Uğur TOSUN | Yayın Ocak 2015 | 2,922 Okuyucu
SİZ TEPKİ VERMEZSENİZ BEDENİNİZ VERİR
Bir insanın görme kaybı yaşaması ya da bir felç geçirmesi bedeninin bir bölümünde bir problemin var olduğunu aklımıza getirir. Organlarda ya da sinir sisteminde bir takım sorunlar olabileceğini düşünür ve gerekli tetkikleri yaptırırız. Doktorların tüm uğraşlarına rağmen herhangi bir probleme rastlanmamıştır. Kollarda ve bacaklarda kısmen ya da tam bir felç, dengeyi sağlamakta zorluk çekmek, vücudumuzun herhangi bir bölümünde karıncalanmalar, uyuşma ya da deride batma hissi, ağrıya karşı duyarsızlaşma (anesteziler) yaşanabilir.
Vücudun herhangi bir bölümünde bir problem olmamasına rağmen vücudumuz bu tür tepkiler verebilmekte ve sonuç olarak psikolojik bir sorunun olduğunu anlaşılmaktadır. Kişinin ciddi bir şekilde görme problemi yaşaması, kişinin sesinde ciddi bir kaybın olması (afoni), kişide koku duyusunun ciddi bir şekilde zarar görmesi (anosmia), kişinin kollarını ve bacaklarının kontrolünü sağlamadaki ciddi problemler yaşaması ve bunlara benzer sorunların sebeplerinin psikolojik olmasına Konversiyon Bozukluğu denmektedir. Eski çağlarda görüldüğünü bildiğimiz Konversiyon Bozukluğu, doğa üstü güçler sonucu insanlara bulaştığı zannedilen bir rahatsızlık olarak değerlendirilmekteydi ve bu tür problemler yaşayan kişiler batıda şeytan olarak değerlendirilmekteydi. Hipokrat tarafından bu probleme ‘’histeri’’ ismi verildi.
19. yy’da Avrupa ve Amerika’da sıklıkla görülmekteydi ancak günümüzde batı dünyasında daha az görülmektedir. Ülkemizde ise bu problemleri yaşayan kişilerin birçoğu doktor desteği almaktan kaçındığı için tam olarak bir sayı vermek mümkün olmasa da görülme sıklığının oldukça fazla olduğunu söyleyebiliriz. Kadınlarda ise erkeklere oranla çok daha fazla görüldüğü bilinmektedir.
SORUNLAR İLE BAŞ EDEBİLME
Eski Türk filmlerinde zaman zaman ‘’yalancı gebelik’’ durumlarını görmüşüzdür. Basit bir gözlem yaparak bu problemi yaşayan kadının toplumsal olarak çocuk dünyaya getirmeyi bir gereklilik, bir şart olarak düşündüğünü eğer bir çocuk dünyaya getiremezse kendisini toplum tarafından dışlanmış, değersiz olarak görebileceği ancak bu baskılara karşılık veremediği için bedeni tarafından böyle bir oyun oynanmıştır. Bu durum bireylerin kısa vadede de olsa bir kazanç (birincil kazanç) elde etmelerini sağlamaktadır.
Çağımızda hızlı yaşamak bir zorunluluk gibi görülmektedir. Hızlı yaşadığımız için birçok duruma karşı zaman ayıramayıp, o durumlar hakkında çok fazla düşünme fırsatı bulamamaktayız. Düşünme fırsatı bulamamak bireylerde sorunlarla başa çıkmama problemlerine neden olmaktadır. Aile içi iletişim problemleri, şiddete maruz kalmak, suçluluk duygusu, utanç verici bir durum, aşırı korku, pişmanlık, endişe ve başarısız olma korkusu gibi durumlar, başa çıkılamayacak problemlere yol açabilmektedir. Bu gibi durumlar karşısında söylemek istediklerimiz söyleyebilmek, istediğimiz tepkiyi verebilmek Koversiyon Bozukluğuna karşı en büyük dirençtir.
Çocuklarla bu problemin görülmemesinin en büyük sebebi, çocuklar bu tür durumlar karşısında tepki verirler ve genellikle verdikleri tepki ağlama yönündedir. Ancak yetişkinler herhangi bir tepkide bulunmadıklarından dolayı ileride daha büyük problemlere kapılarını açmaktadırlar. Kimi zaman karşımızdaki kişileri üzmemek için, kimi zaman sorunların büyümemesi için tepki vermekten kaçınırız. Stres yaşamımızın her noktasında karşımıza çıkabilmektedir. Birçok insan stresten kurtulmayı planlar ancak hafif düzeydeki stres insan için faydalıdır, insanı motive eder, başarıya götürür. Yaşadığımız stres olayları karşısında hiç tepki vermezsek ileride bu bizi daha da stres verici bir duruma itebilir. Eğer çok büyük tepki verirsek bu da bizi daha büyük stres verici bir duruma itebilir. Karşılaştığınız olayları değerlendirmek ve doğru zamanda, yeterli düzeyde tepki verebilmek için kendinize bir şans tanıyın. Unutmayınız ki siz tepki vermezseniz, beyniniz diğer organlarınız aracılığıyla tepki verecektir.
Bir insanın görme kaybı yaşaması ya da bir felç geçirmesi bedeninin bir bölümünde bir problemin var olduğunu aklımıza getirir. Organlarda ya da sinir sisteminde bir takım sorunlar olabileceğini düşünür ve gerekli tetkikleri yaptırırız. Doktorların tüm uğraşlarına rağmen herhangi bir probleme rastlanmamıştır. Kollarda ve bacaklarda kısmen ya da tam bir felç, dengeyi sağlamakta zorluk çekmek, vücudumuzun herhangi bir bölümünde karıncalanmalar, uyuşma ya da deride batma hissi, ağrıya karşı duyarsızlaşma (anesteziler) yaşanabilir.
Vücudun herhangi bir bölümünde bir problem olmamasına rağmen vücudumuz bu tür tepkiler verebilmekte ve sonuç olarak psikolojik bir sorunun olduğunu anlaşılmaktadır. Kişinin ciddi bir şekilde görme problemi yaşaması, kişinin sesinde ciddi bir kaybın olması (afoni), kişide koku duyusunun ciddi bir şekilde zarar görmesi (anosmia), kişinin kollarını ve bacaklarının kontrolünü sağlamadaki ciddi problemler yaşaması ve bunlara benzer sorunların sebeplerinin psikolojik olmasına Konversiyon Bozukluğu denmektedir. Eski çağlarda görüldüğünü bildiğimiz Konversiyon Bozukluğu, doğa üstü güçler sonucu insanlara bulaştığı zannedilen bir rahatsızlık olarak değerlendirilmekteydi ve bu tür problemler yaşayan kişiler batıda şeytan olarak değerlendirilmekteydi. Hipokrat tarafından bu probleme ‘’histeri’’ ismi verildi.
19. yy’da Avrupa ve Amerika’da sıklıkla görülmekteydi ancak günümüzde batı dünyasında daha az görülmektedir. Ülkemizde ise bu problemleri yaşayan kişilerin birçoğu doktor desteği almaktan kaçındığı için tam olarak bir sayı vermek mümkün olmasa da görülme sıklığının oldukça fazla olduğunu söyleyebiliriz. Kadınlarda ise erkeklere oranla çok daha fazla görüldüğü bilinmektedir.
SORUNLAR İLE BAŞ EDEBİLME
Eski Türk filmlerinde zaman zaman ‘’yalancı gebelik’’ durumlarını görmüşüzdür. Basit bir gözlem yaparak bu problemi yaşayan kadının toplumsal olarak çocuk dünyaya getirmeyi bir gereklilik, bir şart olarak düşündüğünü eğer bir çocuk dünyaya getiremezse kendisini toplum tarafından dışlanmış, değersiz olarak görebileceği ancak bu baskılara karşılık veremediği için bedeni tarafından böyle bir oyun oynanmıştır. Bu durum bireylerin kısa vadede de olsa bir kazanç (birincil kazanç) elde etmelerini sağlamaktadır.
Çağımızda hızlı yaşamak bir zorunluluk gibi görülmektedir. Hızlı yaşadığımız için birçok duruma karşı zaman ayıramayıp, o durumlar hakkında çok fazla düşünme fırsatı bulamamaktayız. Düşünme fırsatı bulamamak bireylerde sorunlarla başa çıkmama problemlerine neden olmaktadır. Aile içi iletişim problemleri, şiddete maruz kalmak, suçluluk duygusu, utanç verici bir durum, aşırı korku, pişmanlık, endişe ve başarısız olma korkusu gibi durumlar, başa çıkılamayacak problemlere yol açabilmektedir. Bu gibi durumlar karşısında söylemek istediklerimiz söyleyebilmek, istediğimiz tepkiyi verebilmek Koversiyon Bozukluğuna karşı en büyük dirençtir.
Çocuklarla bu problemin görülmemesinin en büyük sebebi, çocuklar bu tür durumlar karşısında tepki verirler ve genellikle verdikleri tepki ağlama yönündedir. Ancak yetişkinler herhangi bir tepkide bulunmadıklarından dolayı ileride daha büyük problemlere kapılarını açmaktadırlar. Kimi zaman karşımızdaki kişileri üzmemek için, kimi zaman sorunların büyümemesi için tepki vermekten kaçınırız. Stres yaşamımızın her noktasında karşımıza çıkabilmektedir. Birçok insan stresten kurtulmayı planlar ancak hafif düzeydeki stres insan için faydalıdır, insanı motive eder, başarıya götürür. Yaşadığımız stres olayları karşısında hiç tepki vermezsek ileride bu bizi daha da stres verici bir duruma itebilir. Eğer çok büyük tepki verirsek bu da bizi daha büyük stres verici bir duruma itebilir. Karşılaştığınız olayları değerlendirmek ve doğru zamanda, yeterli düzeyde tepki verebilmek için kendinize bir şans tanıyın. Unutmayınız ki siz tepki vermezseniz, beyniniz diğer organlarınız aracılığıyla tepki verecektir.
Beğenin 
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
