2007'den Bugüne 92,259 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Boşanmanın Boyutları- ya Eşiniz Depresyondaysa - Güven
MAKALE #14239 © Yazan Uzm.Psk.Şeyma KAMA | Yayın Mart 2015 | 5,050 Okuyucu
BOŞANMANIN FARKLI BOYUTLARI

‘Boşanma’ olgusu çok karmaşık ve çok boyutludur. Son yıllarda toplumumuzda boşanma oranları hızlı bir şekilde artmaktadır. Bu artışın özel bir nedeni olmasa da belli etmenlerin (örneğin, genç yaşta evlenmek, evliliğin ilk yıllarında olmak, ekonomik özgürlüklere sahip olmak gibi) sebep olabildiği geçtiğimiz yıllarda gözlemlenmiştir. Bohannan (1970) boşanma sürecinde yaşanan 6 farklı boyutu belirlemiştir.

1: DUYGUSAL BOŞANMA: Duygusal isteksizlik ve en azından bir tarafın arzularının azalmasıyla başlar. Aile olmanın işlevleri yerine getirilse de eşlerin birbirine karşı duygusal yoğunluklarının giderek bitmesidir. İlişkinin bitmiş olduğunu kabullenen çiftler boşanma kararı alırlar. Karşılıklı duygusal yoğunluğun azalması; çatışmaların artması, memnuniyetin azalmasıyla devam eder ve boşanma kararı kolaylaşır. Sevgisinin bittiğini hisseden taraf boşanma kararını dile getirdiğinde eşi bunu kabul etmek istemeyebilir, öfkesi artabilir ve inkara gidebilir.

2:YASAL BOŞANMA: Boşanmanın formalite ve prosedürlerini içeren, resmi süreçtir. Boşanmanın en yalın kısmıdır.

3:EKONOMİK BOŞANMA: Çiftlerin karşılıklı mal paylaşımlarını içeren süreçtir. Ortak ve uzlaşı içinde karar alındığında eşler yorulmamaktadır. Fakat aksi durumlar hem yargı sürecinin uzamasını hem de ruhsal anlamda yorgunluk getirmektedir. Kişiler maddi açıdan iyi koşullarda olsalar bile ekonomik ayrılıklar zorlu olabilmektedir.

4:EBEVEYN BOŞANMASI (ANA-BABALIK): Kişiler duygusal boşanmada olduğu gibi ilişkiyi bitirme kararı alabilirler fakat çocukların varlığında aile işlevlerini yerine getirmelidirler. Velayet bir tarafta olsa dahi, yeni evlilikler ya da ilişkiler olsa bile çocuklar söz konusu olduğunda kişiler hala ebeveyn rolündedirler ve görevlerini yerine getirmekle yükümlüdürler.

5:SOSYAL BOŞANMA: Bir aile veya çift olmak, beraberinde sosyal çevrenin de paylaşılmasını getirmektedir. Bir ayrılık durumunda artık partnerle değil bekar bir birey olarak bu ortamda bulunulmaktadır. Yeni bir statü, beraberinde yeni farklılıklar getirir. Genelde bir tarafın aynı sosyal çevreyle devam ettiği ve eski eşin dışlandığı ya da kendine yeni bir sosyal ortam kurduğu durumlar görülmektedir. Böyle durumlarda dışarıda kalan kişi yas süreci yaşayabilir.


6:RUHSAL BOŞANMA: Bütün bu süreçlerin içinde belki de en uzun süren, yasal boşanma olsa bile hala kabullenilememiş ayrılıkların söz konusu olabildiği dönemdir. Son vedalaşmalar, hesaplaşmalar, çözümler ardından ruhsal bir çözülme getirebilir. Bireylerin kişisel özellikleri, var olan ruhsal problemler, depresyon, daha önce yaşanmamış yaslar, kayıplar, sosyal ve finansal kaynaklar bu dönemin uzun veya kısa olmasında belirleyici olabilmektedir. Tüm zorluklara rağmen farkındalık kazanılmış ve kabullenilmiş kayıplar kişisel gelişimimize katkı sağlayabilmektedir. Ruhsal boşanma tamamlanmadığında, kişilerin birbirlerini suçladıkları, hemen başka ilişkilere başladıkları ya da tamamen inkar içinde oldukları durumlar da söz konusu olabilir.

YA EŞİNİZ DEPRESYONDAYSA?

‘Depresyon’ günümüzde herkes tarafından bilinen ve kullanılan bir tabir haline gelmiştir. Kişilerin çökkün ruh haline sahip olması ve bu halin süregelen yapıda olması depresyonu düşündürmektedir. Hayatımızın her alanında yaşayabileceğimiz depresif belirtiler romantik ilişkilerimizi nasıl etkiliyor? Eğer çiftlerden en az birinin yaşadığı semptomlar depresyon tanı kriterlerini karşılıyorsa, ilişkileri de etkilenebilmektedir. Güzel giden bir ilişkinin kendisi depresyonu tedavi etmez ama iyi bir eş depresyon tedavisinde önemli bir destektir. Kişiler, mutsuz ve umutsuzken en çok ihtiyaç hissettikleri; destek, yakınlık ve paylaşımdır, eğer ilişki içerisinde doyum sağlanıyorsa, bireyin rahatsızlığıyla başa çıkma konusundaki motivasyonu da o kadar yüksek olmaktadır.

DEPRESYONUN İLİŞKİYE YANSIMALARI

Depresif bireyler çökkün ve içe kapanık bir ruh haline sahiptirler. Normal günlük rutinleri karşılayacak enerjiyi bile bulmakta güçlük çekebilirler ve bu durum ailesel ve romantik ilişkilerine yansır. Yalnız kalmak ve yalnız bırakılmak isterler. Böyle bir durumda diğer partner ise istenmediğini, sevilmediğini hatta ve hatta aldatıldığını bile düşünebilmektedir. Çökkünlük hali, düşmanlık olarak ya da ilişkiye olan ilginin azalması şeklinde algılanabilmektedir. Oysaki bu bireylerin ilgisinin azlığı, ilişkiden uzaklaşma değil, yaşadığı depresyonun belirtilerinden sadece biridir. Çiftler sorunlar yaşayıp psikoterapiye başvurduklarında eğer herhangi birinin depresyonu olduğu saptanır ve tedavi edilirse ilişkilerinin de düzeldiğini gözlemlemekteyiz.

DEPRESYONDAKİ EŞİNİZE NASIL YARDIM EDEBİLİRSİNİZ?

Sevdiğiniz kişinin mutsuzluğunu ve uzaklaşmasını gördüğünüzde, elbette ki sağlam ve sakin kalmak zordur fakat böyle bir durumda eşinizin ihtiyacının destek ve anlayış olduğunu unutmayın. Partnerinizin sizi dinlemekte zorluk çekmesi, gülmemesi ya da sürekli uyuması halinde ona öfkelenmek ya da bir şeylere zorlamak ona yardımcı olmayacaktır. Bunların yerine onu dinlemek, anlamaya çalışmak ve başarabileceği ufak hedefler koyarak onun yitirdiği özgüvenini yükseltmeye çalışmak daha doğru olacaktır. Yaşadığı durumun rahatsızlığının sonucunda gerçekleştiğini unutmamak gerekir. Depresyonda olan bireyin diğer bütün yaşamsal olaylara olduğu gibi cinsel aktivitelere de ilgisi azalır ve çiftler cinsel problemler yaşayabilirler. Böyle durumlarda tedavi edilmesi gereken konu cinsel yaşam değil, psikolojik desteğe ihtiyacı olan kişinin depresyonudur.

GÜVENMEK YA DA GÜVENMEMEK

Hayatımızın her alanında, ilişkilerde, evliliklerde, çalışırken ya da aile içerisinde herkesin ihtiyaç duyduğu en temel duygulardan biridir güven. Neden birine güveniriz ya da güvenmeyiz sorusunun cevabı, güven kaybı ve sonrası, ya da özgüvensizliğin getirmiş olduğu sıkıntılar bireyler için oldukça önemlidir.

YAŞAM BAŞLARKEN OLUŞAN GÜVEN

Erikson’un psikososyal gelişim kuramında kişilik oluşurken, ilk aşama temel güvene karşı güvensizliktir. Bir bebek doğduğunda yaşadığı deneyimlerle, içinde bulunduğu dünyanın güvenilir olup olmadığı düşüncesinin ve gelecekteki güven duygusunu kazanmanın ilk adımlarını atmaktadır. Bebeğin ihtiyaç duyduğunda bakımını alması ve bakımın doğru bir şekilde, sevgi ile verilmesi önemlidir. Kişide temel güven duygusu oturduğunda, ilerleyen dönemlerde hem kendine hem de başkalarına olan güveni var olacaktır. Fakat bunun aksi yaşandığında, hayata ve insanlara karşı güvensiz, özgüven problemi yaşayan bir birey olabilecektir. Yine bu dönemlerde yaşanılan sıkıntılar bakımın alınamaması, hazzın sağlanmaması, ya da depresif ya da yas sürecindeki bir annenin varlığı güvensizlik duygusunun ve ileride yaşanılacak depresif belirtilerin kaynağı olabilmektedir.

KENDİNE GÜVEN

Kendine güvensizlik ve değersizlik hisleri kişinin depresyonunun belirtilerinden biri olabilmektedir. Depresyon çökkün ruh halinin belirli bir şekilde sürmesi ve kişinin işlevselliğini azaltmasıyla ortaya çıkmaktadır. Kişi bu dönemde kendine değer vermemekte, beceriksiz olduğunu düşünmektedir. Bu sebeple sosyal ortamlardan uzaklaşma, içe kapanma gibi durumlar görülebilir. İlişkilerde güven ve güvensizlik, kişinin kendi kişisel gelişimiyle ve ilişki içerisinde yaşanan deneyimlerle bağlantılıdır.

GÜVEN VE DEĞERLİLİK HİSSİ

Aldatıldığında güven duygusunun kaybı olağan bir durumdur fakat ortada yaşanılan kötü bir deneyim yokken, sürekli aldatılırım kaygısı taşımak, şüphelerin yoğunluğu, bu sebeple takip, kontrollerin artması, çatışmaların çıkması, eşinin bütün arkadaşlık ilişkilerinin aldatılma gibi algılanması, bağımlı ve yapışık ilişkiler aslında bireyin kendi değersizlik duygularıyla, özgüveninin azlığıyla, geçmiş travmalarıyla ve depresif ruh halinin varlığıyla alakalı olabilmektedir.

İlişkilerde karşılıklı iletişim elbette ki önemlidir, fakat bireysel olarak güven konusunda huzursuzluk yaşamak ilişkinin gidişatını etkileyebilmektedir. Yoğun bir şekilde değersizlik duyguları, özgüven problemi yaşıyorsanız ve de dünyayı ve insanları hiç güvenilmez olarak tabir ediyorsanız, bu yoğun duyguların kaynağını anlamak ve gerçekliğini sorgulamak önemli olacaktır. Psikoterapi bu duygularla ilgili konuşabilmek ve çalışabilmek adına fayda sağlamaktadır.

Kl. Psk. Şeyma KAMA
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Boşanmanın Boyutları- ya Eşiniz Depresyondaysa - Güven" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Şeyma KAMA'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Şeyma KAMA'nın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Şeyma KAMA Fotoğraf
Uzm.Psk.Şeyma KAMA
Bursa
Uzman Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi14 kez tavsiye edildi
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Şeyma KAMA'nın Yazıları
► İlişkilerde Güven Duygusu - Yeniden Güven Kazanmak Mümkün mü? ÇOK OKUNUYOR Psk.Dnş.Filiz OKUŞ TEZEL
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Boşanmanın Boyutları- ya Eşiniz Depresyondaysa - Güven' başlığıyla benzeşen toplam 15 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Romantic Conflict Kasım 2015
► Acaba Aşık Mısınız? Aralık 2014
► İdeal Partner Arayışı Kasım 2014
► Ayrılık Ekim 2014
► Sınav Kaygısı Ekim 2014
◊ Tükenmişlik Ocak 2015
◊ Öfke Kontrolü Kasım 2014
◊ Empatik İletişim Kasım 2014
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


14:48
Top