Takıntım mı Var?
Takıntılar kişinin iradesi dışında gelen, gelince de kolay kolay gitmeyen düşünce, istek veya hayallerdir. Genelde kişi olabilecek en kötü şeyi hayal eder. İradesi dışında gelen bu düşünceleri kontrol etmeye ve rahatlamaya çalışır. Çünkü bunlar onun için çok rahatsız edicidir. Rahatlamak için içinden dua etme, sayı sayma gibi dışarıdan gözlenemeyen davranışlar yaptığı gibi, bazen de el yıkama, tekrar tekrar kontrol etme gibi dışarıdan rahatlıkla gözlemlenebilen davranışlar geliştirir. Amaç kaygıyı azaltmaktır. Bu rahatlatıcı hareketler bütün gün de sürebilir, 10 dakikada… Ama tüm bunlar bir zaman sonra rahatlatıcı olmaktan çıkar, kişinin tüm yaşamını alt üst eder ve ayrıca takıntıların daha da çoğalmasına ve yerleşmesine neden olur.
İçinizden şu soruyu kendinize sormaya başlamışsınızdır. Geçenlerde ütüyü çekip çekmediğim konusunda endişelendim ve tüm yolu geri dönüp kontrol ettim veya sınav sonuçları açıklayana kadar düzenli olarak dua ettim. Bende de mi takıntı var? Aslında bu sorunun cevabı evet, aslında hepimizde takıntı var. Hayatının bir döneminde böyle bir yaşantısı olmayan hiç kimse yoktur sanırım. Peki, normal ile hastalık olanın ayrıldığı nokta ne?
Bunun cevabı baş etme yönteminizde gizli… Dediğim gibi herkes takıntılı düşünceler geliştirir. En dindar kişi bile bir an dini inancından şüphe duyabilir, bir anne çocuğuna zarar verme dürtüsünü hissedebilir. Bu takıntılar yaşamlarımızda düşündüğünüz kadar nadir değildir ve altında başkalarına ve ya kendine zarar vermeme isteği yatar. Şimdi aşağıdaki yönergeyi gerçekleştirmeye çalışın.
Gözünüzün önüne pembe bir fil getirmeyin…
Birçoğunuzun gözünün önüne istemsiz şekilde pembe bir fil belirdi öyle değil mi? İşte düşünceyi kontrol etmek bu kadar zordur, siz hoşlanmadıkça ve düşünmemeye çalıştıkça o daha çok üşüşür. Genelde kişiler bu düşüncelerinin gerçek olmadığını bilir ve bunların sorumluluğunu hissetmez. Yani çocuğunu öldürmeyi bir an için zihninden geçiren bir kadın “böyle düşünebilirim ama bunu gerçekleştirmeyeceğimi biliyorum. Her düşüncem gerçeğe dönüşmez ve hoşuma gitmese de düşünmekte serbestim” der. Ama bazıları zihnindeki bu düşünce, istek veya hayallerin gerçekleşeceğinden korkar ve bunları zihnine getirdiği için kendini suçlar, örneğin iyi bir anne olmadığına karar verir. Bunları düşünmemeye uğraştıkça daha fazla zihnine üşüşür ve bunları azaltmak için kendince yöntemler geliştirir. Mesela düşündüklerini yapacağı korkusuyla tüm evdeki bıçakları saklar, çocuğundan uzak durur ve içinden dualar eder. Böylece fark etmeden takıntısını beslemiş olur.
Eğer takıntınız hayatınızı yaşanmaz hale getiriyorsa iyi bir yardım alarak sorunlarınızın üstünden rahatlıkla gelebilirsiniz. Çünkü takıntının tedavisi mümkündür.
Kendi kendinize yardım etmek istiyorsanız size iki kitap önerebilirim.
Birincisi Purdon ve Clark’ın yazdığı ve Psikonet yayınlarından çıkan “Takıntılarla Başa Çıkma” isimli kitaptır. Bu kitap dini takıntıları da içine alan takıntı probleminize yönelik haftalar boyunca ne uygulayacağınızı basamak basamak anlatan, kolay okunabilir ve anlaşılabilir bir yayındır. Sadece sorun yaşayanlara değil, profesyonellerde için de iyi bir kay
nak olabilir.
İkincisi ise takıntılarla baş etme konusunda çocuk ve ergenlere yönelik hazırlanmış kendi kendine yardım kitabıdır. Bu kitap da Zucker tarafından yazılmış ve Platform yayınlarından çıkmıştır. Yine bu kitapta da bir öncekinde olduğu gibi sizden düzenli olarak uygulama yapmanız beklenir.
Kendi kendine uygulama yapmak kolay mıdır? Bu konuda bir şey söyleyemem. Bence bu biraz karakterinize biraz da sorununuzun büyüklüğüne göre değişebilir. Ama yazımın sonunda yeniden vurguluyorum. Takıntılarınızla yaşamak zorunda değilsiniz. Sizler takıntılarınızla aslında kendinize bir şey söylemek istiyorsunuz. Başkalarına ve kendine zarar verme. Bu konuda hassasiyeti olan birinin yaşamını kendine zehir etmemesi gerektiğini düşünüyorum. Kendinize kulak verelin. Ruhunuzu zorlayan düşünce ve duygular sizin gelişimimiz için bir kapı arılayıcı olabilir. Bununla ilgili düşüncelerimi de başka bir yazımda paylaşırım.
Saygılar…
İçinizden şu soruyu kendinize sormaya başlamışsınızdır. Geçenlerde ütüyü çekip çekmediğim konusunda endişelendim ve tüm yolu geri dönüp kontrol ettim veya sınav sonuçları açıklayana kadar düzenli olarak dua ettim. Bende de mi takıntı var? Aslında bu sorunun cevabı evet, aslında hepimizde takıntı var. Hayatının bir döneminde böyle bir yaşantısı olmayan hiç kimse yoktur sanırım. Peki, normal ile hastalık olanın ayrıldığı nokta ne?
Bunun cevabı baş etme yönteminizde gizli… Dediğim gibi herkes takıntılı düşünceler geliştirir. En dindar kişi bile bir an dini inancından şüphe duyabilir, bir anne çocuğuna zarar verme dürtüsünü hissedebilir. Bu takıntılar yaşamlarımızda düşündüğünüz kadar nadir değildir ve altında başkalarına ve ya kendine zarar vermeme isteği yatar. Şimdi aşağıdaki yönergeyi gerçekleştirmeye çalışın.
Gözünüzün önüne pembe bir fil getirmeyin…
Birçoğunuzun gözünün önüne istemsiz şekilde pembe bir fil belirdi öyle değil mi? İşte düşünceyi kontrol etmek bu kadar zordur, siz hoşlanmadıkça ve düşünmemeye çalıştıkça o daha çok üşüşür. Genelde kişiler bu düşüncelerinin gerçek olmadığını bilir ve bunların sorumluluğunu hissetmez. Yani çocuğunu öldürmeyi bir an için zihninden geçiren bir kadın “böyle düşünebilirim ama bunu gerçekleştirmeyeceğimi biliyorum. Her düşüncem gerçeğe dönüşmez ve hoşuma gitmese de düşünmekte serbestim” der. Ama bazıları zihnindeki bu düşünce, istek veya hayallerin gerçekleşeceğinden korkar ve bunları zihnine getirdiği için kendini suçlar, örneğin iyi bir anne olmadığına karar verir. Bunları düşünmemeye uğraştıkça daha fazla zihnine üşüşür ve bunları azaltmak için kendince yöntemler geliştirir. Mesela düşündüklerini yapacağı korkusuyla tüm evdeki bıçakları saklar, çocuğundan uzak durur ve içinden dualar eder. Böylece fark etmeden takıntısını beslemiş olur.
Eğer takıntınız hayatınızı yaşanmaz hale getiriyorsa iyi bir yardım alarak sorunlarınızın üstünden rahatlıkla gelebilirsiniz. Çünkü takıntının tedavisi mümkündür.
Kendi kendinize yardım etmek istiyorsanız size iki kitap önerebilirim.
Birincisi Purdon ve Clark’ın yazdığı ve Psikonet yayınlarından çıkan “Takıntılarla Başa Çıkma” isimli kitaptır. Bu kitap dini takıntıları da içine alan takıntı probleminize yönelik haftalar boyunca ne uygulayacağınızı basamak basamak anlatan, kolay okunabilir ve anlaşılabilir bir yayındır. Sadece sorun yaşayanlara değil, profesyonellerde için de iyi bir kay
nak olabilir.
İkincisi ise takıntılarla baş etme konusunda çocuk ve ergenlere yönelik hazırlanmış kendi kendine yardım kitabıdır. Bu kitap da Zucker tarafından yazılmış ve Platform yayınlarından çıkmıştır. Yine bu kitapta da bir öncekinde olduğu gibi sizden düzenli olarak uygulama yapmanız beklenir.
Kendi kendine uygulama yapmak kolay mıdır? Bu konuda bir şey söyleyemem. Bence bu biraz karakterinize biraz da sorununuzun büyüklüğüne göre değişebilir. Ama yazımın sonunda yeniden vurguluyorum. Takıntılarınızla yaşamak zorunda değilsiniz. Sizler takıntılarınızla aslında kendinize bir şey söylemek istiyorsunuz. Başkalarına ve kendine zarar verme. Bu konuda hassasiyeti olan birinin yaşamını kendine zehir etmemesi gerektiğini düşünüyorum. Kendinize kulak verelin. Ruhunuzu zorlayan düşünce ve duygular sizin gelişimimiz için bir kapı arılayıcı olabilir. Bununla ilgili düşüncelerimi de başka bir yazımda paylaşırım.
Saygılar…
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Takıntım mı Var?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Psk.Dnş.Ayfer SUMMERMATTER'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Psk.Dnş.Ayfer SUMMERMATTER'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin 
Yazan Uzman
|
| Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
