2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Erken Çocukluk Otizmi, Çocukluk Sembiyotik Psikozu, Yetişkinleri Şizofrenisine Benzer Çocukluk Psikozları, Anaklitik Depresyon ve Ruhsal Hastane Sendromu
MAKALE #18675 © Yazan Uzm.Psk.Hakan TOKGÖZ | Yayın Ağustos 2017 | 6,456 Okuyucu
ERKEN ÇOCUKLUK OTİZMİ, ÇOCUKLUK SEMBİYOTİK PSİKOZU, YETİŞKİNLERİ ŞİZOFRENİSİNE BENZER ÇOCUKLUK PSİKOZLARI, ANAKLİTİK DEPRESYON VE RUHSAL HASTANE SENDROMU
ERKEN ÇOCUKLUK OTİZMİ

Bu psikozda en göze çarpan belirti, çocuğun içe kapanık oluşu, çevresiyle ilişki kurmayışıdır. Çocuk, görmüyor ve işitmiyor gibi davranır. Adıyla çağrılınca karşılık vermez, konuşmalara ilgisiz kalır. Çevresindeki yabancılarla kendi anne babası arasında (ilgisizlik açısından) ayrım yapmaz. Canlı ve cansız nesneleri de ayıramıyor gibi davranır. Kalabalık bir odaya girdiği zaman kimse yokmuş gibi gezinir veya bir oyuncağı alıp bir köşede oynamaya koyulur. Göz göze gelmekten kaçınır. Baktığı zamanda dalgın görünür. İnsanlara sokulmaz, sevilmekten ve okşanmaktan hoşlanmaz. Kucağa alındığı zaman normal çocuklar gibi durmaz, tahta gibi oturur ve hemen inmek ister. İlişki kurmaktan kaçar.

DİL GELİŞİMİ:

Konuşma ya hiç yoktur ya da tek tek sözler, kısa cümlelerden öteye gelişmemiştir. Otistik çocuk çok zorda kalmadıkça bildiği söz ve cümleleri kullanmaz. Başka bir deyişle konuşmayı anlama aracı olarak kullanmaz. Gereksinimlerini işaretle anlatmaya çalışır ya da tek sözlerle belirtir. Annesinin ya da babasının sözlerini yineler. Eğer cümle kuruyorsa da 1.2.3. tekil kişileri karıştırarak konuşur. O su istiyor, sen su istiyorsun gibi.

DUYULAR:

Dokunma, tatma ve koklama duyularını, görme ve işitme duyularından daha belirgin olarak kullanır. Nesneleri sık sık ağzına götürür veya koklar. Konuşma dilini anlaşma aracı olarak kullanmayışına karşılık, şaşırtıcı bir ezberleme yeteneği vardır. Şiir, şarkı ve reklamları papağan gibi kapar. Anlamsız sözlerle veya hecelerle kendi kendine konuşur.

OYUN:

Otistik çocuk bir oyuncakla saatlerce oynayabilir. Örneğin; Bir arabayı yere sürterek, bir kapıyı açıp kapayarak, çevresinde olan bitenden ilgisiz dakikalarca uğraşır. Yaptığına karışılmasına ve oyununun yarıda kesilmesine öfkeyle karşılık verir.

ÇEVRE: ilgisiz görünmekle birlikte çevresindeki hiçbir yenilikten hoşlanmaz. Odasındaki eşyaların yer değiştirmesi, eksilmesi, başka bir eve taşınma onu tedirgin eder. Öfkelenir ve elinde ne varsa atar, kırar. Çok engellendiği zaman öfkesini kendine yöneltir (başını duvara vurur, kendi kolunu ısırır). Çok titiz ve kurallara bağlıdır.

SEBEPLERİ:

Otizmi psikolojik sebeplere bağlayanlar şu kanıtları öne sürmektedir:
Otistik çocukların büyük çoğunluğunda genetik ve organik bozukluğu düşündüren fiziksel ve nörolojik belirtiler bulunmamaktadır.
Hastalığın çok erken aylarda başlaması bozuk ana-baba ilişkisinden kaynaklanabilir.
Otistik çocukların ana-babaları incelendiğinde, bunların büyük çoğunluğunun obsesif kişilik geliştiren, duygusal sıcaklıktan yoksun, tahsilli kimseler olduğu görülmektedir. Bu ana-babaların çoğu, ana-baba olmanın gereğini yerine getiremeyen, istemeyerek ana-baba olmuş, çoğu da bir çocuk sahibi kimselerdir.
Otizmi psikojenik sebebe bağlayanların en büyük kanıtı: Yoğun psikoterapi ile otistik çocuklarda bazen normale yakın bir iyileşme sağlanmasıdır. Otistik çocukların terapisi çok uzun sürer ve yoğun olarak gündüz kliniklerinde ya da hastanelerde yapılması gerekir.

TEDAVİ SONUÇLARI:

Genel olarak 5 yaşına kadar hiç konuşmamış çocuklarda tedavi başarısız kalmaktadır. Buna karşılık 5 yaşından önce konuşma dilini az da olsa kullanan çocuklarda daha iyi sonuçlar alınabilmektedir.

ÇOCUKLUK SEMBİYOTİK PSİKOZU
BELİRTİLERİ:

Her yönden normal gelişmekte olan çocukta birden bire tedirginlik, korkular ve ağlamalar baş gösterir. Uyku ve yeme alışkanlıkları bozulur. Çiş ve kaka kaçırma gibi regresyon belirtileri başlar. Öfke nöbetleri görülür. Çocuk yaşıtlarıyla oynamaz. Annesine yapışır, hiç ayrılmaz. Kısa süreli ayrılıklar bile öfke nöbetlerine, ağlamalara ve paniğe yol açar. O yaşa kadar düzgün konuşan çocukta konuşma geriler, bozulur ve anlaşılmaz olur. Söz uydurmalar belirir.

SEBEPLERİ:

Psikozun başlangıcı, anne çocuk bağını zayıflatan veya bir süre için koparan travmatik yaşantılara rastlar. Örneğin; kardeş doğumu, annenin hastaneye yatışı vb. durumlar.
Anne çocuk ilişkisi çok sıkı bir ortak yaşam (Sembiyoz) niteliğindedir. Bu ortak yaşam sürdükçe çocuk, dengeli ve uyumlu olur. Ortak yaşamı tehlikeye düşürecek her durum çocuğun ruhsal dengesini alt üst eder. Yapılan araştırmalar, bu çocukların annelerinin çok verici, çok kollayıcı, çok kontrol edici anneler olduklarını göstermektedir.
 Otistik çocukların annelerinin çok soğuk ve uzak olmalarına karşılık, sembiyotik çocukların anneleri ‘Yutan Anne’ adı verilen ve çocuğa kendi başına gelişme olanağı tanımayan annelerdir.
Bu çocukların bebeklik döneminde dokunma, ses ve ışık uyaranlarına karşı olağanüstü tepki verdikleri gözlenmiştir.
 Bebekliğin ilk 3 ayı normal otizm evresi denilen içedönük bir yaşam niteliğindedir. Otistik çocuk; bu dönemde saplanıp kalmış ileri dönemlere doğru gelişemeyen çocuktur. Sembiyotik çocuk ise; 3 ile 12. Aylar arasındaki normal sembiyoz dönemine geri dönen çocuktur. Başka bir deyişle oral dönemi ya aşamamış ya da ayrı bir kişi olarak bireyselleşmektense o mutlu döneme geçiş yapmıştır.
Sembiyotik psikozlu çocuklar tedavi edilmezlerse 1-2 yıl içinde otizm belirtileri (İkinci otizm) geliştirirler. Ayırıcı tanı; çocuğun geçmişinde normal bir gelişme döneminin var oluşuyla yapılabilir. Uzun süre dayanılamayacak anksiyeteye karşı çocuk, dış dünyaya açılan bütün pencerelerini kapatarak iç dünyasına sığınma yolunu seçer.
Bu çocukların anne ve babalarının incelenmesi, yüksek oranda çeşitli ruhsal bozukluklar ve psikozların varlığını (Otistik ailelerde görülmez) ortaya koymaktadır. Otizmden farklı olarak sembiyotik psikozun ortaya çıkışında ruhsal etkenler ağır basar.

ORGANİK BEYİN HASTALIKLARIYLA BİRLİKTE GÖRÜLEN ÇOCUK PSİKOZLARI
Akut beyin sendromu geçiren çocuklarda süreli ve daha çok delirium biçiminde psikotik tepkiler görülür. Akut ateşli hastalıklar (menenjit, travmalar, beyin urları vb.)
Kronik beyin sendromuna yol açan durumla (Doğum travması) belli organik ve nörolojik belirtiler gösterirler. Psikozun ortaya çıkmasında organik etkenler kadar ego güçsüzlüğüne dayanan ruhsal etkenlerde pay sahibidir.

YETİŞKİNLERİ ŞİZOFRENİSİNE BENZER ÇOCUKLUK PSİKOZLARI
Genellikle 6 yaşından sonra ortaya çıkan ve ergenlik çağına kadar görülen psikozlardır. Çocuğun yaşı ilerledikçe ortaya çıkan belirtiler yetişkin psikozuna benzer özellikler gösterir. Yetişkin psikozunda olduğu gibi, çocukluk psikozunun da akut başlayan ve sinsi gelişen türleri vardır. Belirtiler; uyku bozulmaları, kaygı, insanlar arası ilişkinin bozulması, abuk sabuk konuşma. Sinsi ilerleyen türlerde belirtiler; oyuna ilgisizlik, insanlardan kaçma, içe kapanıklık vb belirtilerdir. Ara sıra nedensiz öfke patlamaları, saldırganlık ve kırıcılık da görülür.

ANAKLİTİK DEPRESYON
Temel nedeni sevgi eksikliğidir. Çocukların doğduğu andan itibaren anneden uzak kalması, çocuğu ihmali ya da annenin ölmesi durumunda ortaya çıkan bir hastalıktır. 3 ay içinde tedavi edilmezse patolojik durumlar ortaya çıkar. Hemen müdahale edilmesi gereken bir durumdur.
1. AY: Ağlama-kaprisli sarılma
2. AY: Çığlık, kilo kaybı, gelişim durması
3. AY: Her türlü ilişkiden kaçma
4. AY: Anlamsız, katı maske, inleme, becerilerde yavaşlama
5. AY: Gelişimde gerileme
6. AY: Uyku düzensizliği ve bozukluğu, kilo kaybı ve enfeksiyona yenilme

ANORMAL ÇOCUKLARIN BELİRTİLERİ
Duygusal ihmal
Bilinçaltı ret
Aşırı koruma
Enfeksiyona yatkınlık
Beslenme bozukluğu
Deri döküntüleri

RUHSAL HASTANE SENDROMU
Doğduğu anda çocuğun annesini kaybetmesi sonucu hastanede uzun süre kalması sonucu ortaya çıkar. Ayrıca aile içinde olumsuz etkileşim sonucu da ortaya çıkabilir. Gelişim özelliklerinde yıkın gösteren davranış özellikleriyle kendini gösteren bir hastalıktır.
BELİRTİLERİ:
Harekette yavaşlama
Pasifizm
Zihinsel engelli bir yüz ifadesi
Gözlerde bileşik hareket kaybı
Gelişimde düşüş (%60 oranında)
Hastalık başladıktan 5-6 yıl sonra ölümle sonuçlanıyor.
OTO-EROTİK HAREKETLER

Genellikle annenin bir yandan çocuğu şımartan yaklaşım içindeyken diğer yandan da sertlik yanlısı bir yaklaşım sergilemesi sonucu meydana gelir. Çocuğun yapabildiği birçok şeyi ailesi onun yerine yapar. Çocuğun yardıma ihtiyacı olduğunda da kızılması gibi tutarsız tavırlar önemli etkendir. Bu tavırlar her zaman patolojik değildir. Fakat çocuğun dünyasında yaşamı boyunca merkezi bir öneme sahip olursa, o zaman patolojiktir diyebiliriz.
BELİRTİLERİ:
Çocuğun cinsel organı ile oynaması
Dışkıyla oynaması
Sürekli sallanması
İçine kapanması

DUYGUSAL ETKİLEŞİM EKSİKLİĞİ
Sevginin ötekine sunumunun yeterince verilmeyişi (dokunsal temas), anne babadan birinin kaybı, ayrılıkları gibi durumların ortaya çıkardığı duygusal problemlerdir. Dil gelişimi, zihinsel gelişimi ve büyümede gerileme görülür.

NORMALLİK ÖLÇÜTLERİ
1. Yaşa uygunluk: 13–14 yaşına kadar sürer.
 1,5–2 YAŞ: Huysuzluk, istenilen şeyi yapmama, dikkat çekme.
 3–5 YAŞ: Aşırı duygusallık, yalan söyleme.
 6–10 YAŞ: Okul başarısızlığı korkusu, bazı korkular, kıskançlık.
 11–14 YAŞ: Huysuzluk, aşırı duygusallık, okul başarısızlığı
 15–18 YAŞ: Okuldan kaçma, içki, sigara.
2. Yoğunluk (Sapan Davranışın)
3. Süreklilik
4. Cinsel rol beklentisi
5. Kültürel faktörler

APGAR ÇİZELGESİ-SKORU

Bir bebek doğduğunda anne ve babaların ilk sorduğu soru bebeğin kilosu, boyu ve doğum saatidir. Bu durum dünyanın hemen hemen her yerinde böyledir. Oysa bu bilgilerden çok daha önemli bir bilgi bebeğin doğum notuna kaydedilir: bebeğin "APGAR skoru".

Amerikalı anesteziyolog Dr. Virginia APGAR (1909–1974) katıldığı binlerce doğumda yeni doğanların çok fazla incelenmeden hemen bebek hemşiresine verilmesinin sakıncalı olduğu sonucuna varmıştı. Dr.Apgar'a göre yeni doğanlar oldukça kritik olan hayatlarının bu ilk dakikalarında doğuma katılan ekip tarafından dikkatli bir şekilde değerlendirilmeli ve bebeğin durumunun tehlikede olabileceğini düşündüren belirtiler incelenmeliydi. Dr. Apgar bu incelemenin organize bir sistem içinde yapılmasını ve değerlendirmenin standart olmasını düşlemekteydi. Bu amaçla geliştirdiği skorlama sitemini 1952 yılında dünyaya tanıttı. Bu skorlama bugün hala daha kullanılmaktadır.

Epik bir anlatımla, dünyanın herhangi bir yerinde bir hastanede doğan bir bebeğe ilk bakanın Dr. Virginia Apgar'ın gözleri olduğu söylenir.

APGAR skorlama sistemi doğuma katılan çocuk doktorunun bebeğin doğum anındaki fiziksel durumunu standardize bir şekilde değerlendirmesine olanak tanır. Apgar skorlaması birici ve beşinci dakikalarda olmak üzere 2 kere yapılır. Bazı merkezlerde 10. dakikada da yapılmaktadır. APGAR skorlamasında bebeğin kas gerginliği, kalp atım hızı, ağrılı uyaranlara verdiği cevap, cilt rengi ve solunum sayısı 0 ile 2 arasında puanlandırılır.

1. 7–10 arasında ise bebek normaldir
2. 4–6 arasındaki bebekler basit birkaç solunum desteği ile bu ilk dönemlerini sorunsuz atlatırlar.
3. 0–3 arasındaki bebekler ise acil müdahale ve canlandırma gereksinimi duyarlar.

ÇOCUKLARDA PSİKOZUN İZLENMESİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Çocukların duygu ve düşünceleri son derece oynaktır.
Ego güçsüz, savunmalar kalıplaşmamıştır.
Çocukta egosantrik kimlik bilinci bulanıktır.
Deneyimler yetersiz ve imajik düşünce hakimdir.
Algılama zayıftır. Algısal çarpıklıklar görülür.

PSİKOTİKLİK ÖLÇÜTLERİ
Ego yeteneklerinde yıkım: Dış dünyadan kaçıp, içe kapanma.
Yaşıtlarıyla ilişkilerde uyumsuzluk.
Gerçeği değerlendirme yetisinde zayıflık
Duygusal küntlük (donukluk)
Hangi dönemde ortaya çıkmışsa, o dönemdeki yeteneklerin kaybı
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Erken Çocukluk Otizmi, Çocukluk Sembiyotik Psikozu, Yetişkinleri Şizofrenisine Benzer Çocukluk Psikozları, Anaklitik Depresyon ve Ruhsal Hastane Sendromu" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Hakan TOKGÖZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Hakan TOKGÖZ'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     3 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Hakan TOKGÖZ Fotoğraf
Uzm.Psk.Hakan TOKGÖZ
Konya (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi20 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Hakan TOKGÖZ'ün Yazıları
► Çocukluk Çağı Ruhsal Sorunları Psk.Dnş.Kıvanç TIĞLI
► Çocukluk Dönemi Ruhsal Bozuklukları Psk.Dnş.Azize Gül OZAN
► Çocukluk Dönemi Ruhsal Sorunları Psk.Kamil ERTEKİN
► Erken Çocukluk Dönemi ve Oyun Psk.Dnş.Hatice ŞEN
► Erken Çocukluk Döneminde Ebeveyn Tutumları ÇOK OKUNUYOR Psk.Damla KANKAYA
► Çocukluk Çağında Depresyon Psk.Sinem ERUSTA
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Erken Çocukluk Otizmi, Çocukluk Sembiyotik Psikozu, Yetişkinleri Şizofrenisine Benzer Çocukluk Psikozları, Anaklitik Depresyon ve Ruhsal Hastane Sendromu' başlığıyla benzeşen toplam 38 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


11:14
Top