2007'den Bugüne 92,327 Tavsiye, 28,225 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Vitaminler
MAKALE #2186 © Yazan Dyt.Funda GÖÇER TUZGÖL | Yayın Ocak 2009 | 8,315 Okuyucu
VİTAMİNLER

Vitaminler, vücuttaki metabolik reaksiyonlar için gerekli olan ve vücutta yeterince ya da hiç sentez edilmedikleri için besin maddeleri ile alınan organik bileşiklerdir.Vita Latince bir kelimedir ve hayat anlamına gelmektedir.Bu kelimenin ardından eklenen -amin eki ise o dönemde tüm vitaminlerin amin bileşikleri zannedilmesinden dolayı kullanılmıştır.
Vitaminler doğrudan enerji sağlayan bileşikler değildir. Yani vücuda kalori sağlamazlar fakat pek çok metabolik olayda rol aldıkları için önemli bileşiklerdir.

Vitaminleri yağda ve suda eriyen vitaminler olarak iki gruba ayırabiliriz. Yağda eriyen vitaminler yağlarda, pişmemiş sebzelerde, tahıllarda, tereyağında, balık karaciğeri ve balık yağında, kaymak ve süt gibi yağlı besinlerde bulunur.

Yağda eriyen vitaminler,karaciğerden salınan safra varlığında bağırsaktan emilerek kan dolaşımına geçer ve proteinlere bağlanarak karaciğerde birikir. Suda çözünen vitaminlerin vücud için gerekli olan miktarından fazlası vücut sıvıları ile vücud dışına atılırken, yağda çözünen vitaminlerin fazlası ise yağ dokusunda depolanır. Depolandıkları için yağda çözünen vitaminlerin fazla alımı vücud için zararlı olabilir.Bu yüzden vitamin D nin ve vitamin A nin tüketiminde dikkatli olmak gerekir. Bazı vitaminler ise büyük ölçüde karaciğerde depolanır. Örneğin karaciğerde depolanan A vitamini hiç vitamin almayan bir kişiye 5-8 ay kadar yetebilir ve karaciğerin D vitamini deposu dışarıdan hiç D vitamini almayan bir kişi için genellikle 2-4 ay kadar yeterlidir.

Yağda eriyen vitaminler; A,D,E ve K vitaminleridir.

Suda Eriyen vitaminlerise;Tiyamin(B1), Riboflavin(B2), Niasin(Nikotinik Asit,B3 vitamini), Biyotin,Pantotenik Asit(B5 Vitamini), Piridoksin(B6 Vitamini), Kobalamin(B12 Vitamini), Folik Asit(Pteroilglutamat), C Vitamini(Askorbik Asit)’dir.

YAĞDA ERİYEN VİTAMİNLER

Vitaminleri yağda ve suda eriyen vitaminler olarak iki gruba ayırabiliriz. Yağda eriyen vitaminler yağlarda, pişmemiş sebzelerde, tahıllarda, tereyağında, balık karaciğeri ve balık yağında, kaymak ve süt gibi yağlı besinlerde bulunur.

Yağda eriyen vitaminler; A,D,E ve K vitaminleridir. Yağda eriyen vitaminler, karaciğerden salınan safra varlığında bağırsaktan emilerek kan dolaşımına geçer ve proteinlere bağlanarak karaciğerde birikir. Suda çözünen vitaminlerin vücud için gerekli olan miktarından fazlası vücut sıvıları ile vücud dışına atılırken, yağda çözünen vitaminlerin fazlası ise yağ dokusunda depolanır. Depolandıkları için yağda çözünen vitaminlerin fazla alımı vücud için zararlı olabilir. Bu yüzden vitamin D’nin ve vitamin A’nin tüketiminde dikkatli olmak gerekir. Bazı vitaminler ise büyük ölçüde karaciğerde depolanır. Örneğin karaciğerde depolanan A vitamini hiç vitamin almayan bir kişiye 5-8 ay kadar yetebilir ve karaciğerin D vitamini deposu dışarıdan hiç D vitamini almayan bir kişi için genellikle 2-4 ay kadar yeterlidir.


VİTAMİN-A(RETİNOL)

Retinoidler (retinolle ilgili) görme,üreme,büyüme ve epitel dokunun devamlılığının sağlanmasında gerekli maddelerdir. Aslında görme dışındaki fonksiyonları (mukus sekresyonu, differensiye epitelin bütünlüğünü sağlama, immünitenin devamı, büyüme, üreme) çok daha iyi bilinmektedir.

Bütün doğal ve sentetik vitamin A türevlerine retinoidler denir. Biyolojik olarak en aktif olan ve doğal olan hayvansal form all-trans retinoldür. Sebzelerde bulunan provitaminlere de karotenler denir. En fazla bulunan ve en aktif olan karotendir.

Metabolizma: Diyetle alınan retinil esterleri barsakta hidroliz edilir, retinol ve serbest yağ asitleri açığa çıkar. Retinol, barsak mukaoza hücrelerinde yeniden uzun zincirli yağ asitlerileriyle esterleşir ve şilomikronlar içinde dolaşıma verilir. Diyetle alınan -karoten ise, barsak mukozasında 2 molekül retinaldehide ayrılır ve retinole redüklenir, esterleştirilerek lipidlerin dokulara taşınmasında görev alan ve bağırsak mukoza hücrelerinde sentezlenen şilomikron denen moleküller içine konur ve kana verilir.

En sonunda Şilomikron artığı içinde karaciğer tarafından alınıp, retinil esteri şeklinde depolanırlar. Depoların %90 dan fazlası karaciğerde depolanır. Gerek olunca, all-trans retinole çevrilip, karaciğerde sentezlenen retinol-bağlayıcı protein ile kanda taşınır. Aynı oranda transtretin denilen prealbumine de bağlanır. Retinol periferik hücrelere hücre yüzeyindeki spesifik reseptörler tarafından alınır. Hücre içinde okside edilerek retinoik asite çevrilir ve spesifik nuklear reseptörlere bağlanarak etki gösterir.

Fonksiyonları;
a- Gözde bulunan ve gözün renkli görme fonksiyonlarında görev alan Rod ve kon hücrelerinin görme pigmentlerinin yapısında bulunur.
Rodların retinadaki pigmenti olan rodopsin, opsin denilen proteine 11-cis retinal bağlanmasıyla oluşur. Işık etkisiyle, all trans retinal ve opsin açığa çıkar.
Işık bir aksiyon potensiyaline çevrilerek, optik sinir yoluyla beyne iletilir.
Vitamin A eksikliğinde retinada rodopsin azalır, görme eşiği yükselir ve gece körlüğü olur.
b- Retinoik asit; Büyüme, glikoprotein sentezi, mukus sekresyonu, epitelyal hücre gelişmesi ve diferensiasyonunda görev yapar.Eksikliğinde iştahsızlık ve kemik büyümesinde gerilik olur.c- Üreme; Retinol ve retinal normal üreme için gereklidir. Retinoik asit üreme ve görmede etkisizdir.

Retinol diyetle verilirken, retinoik asit Topikal(cilde sürülerek) olarak kullanılır.
Retinoik asitin 13-cis izomeri (izotretinoin) daha etkilidir, akne tedavisinde kullanılır.
Etretinat ise psöriazis denilen bir cilt hastalığında kullanılır. Orta derecede akne, Darier hastalığı ve cilt yaşlanmasında topikal tretinoin (all trans retinoik a.) kullanılabilir. Şiddetli kistik aknede ise oral isotretinoin verilir.Antioksidan olarak kronik hastalıkların önlenmesinde rol oynar.

Vitamin A Eksikliği; Gece körlüğü (retina dejenerasyonu) en erken belirtisidir. Şiddetli eksikliği kseroftalmiye yol açar, konjunktiva ve korneada kuruluk olur, ilerlerse ülser ve körlük gelişebilir. Diyette eksik alıma bağlıdır.

Vitamin A Toksisitesi; Hipervitaminozis A denir. Günde 7.5 mg'dan (25000 IU'den fazla) fazla alındığında akut toksisite olabilir. Kronik toksisite 25-50000 IU aylarca alınırsa olur.
Karoten toksik değildir, sadece cilt sarılığına yol açar. Erken belirtileri ciltte kuruluk ve kaşıntı, hepatomegali, siroz, kafa içi basınç artışıdır. Gebelerde fazla vitamin A kullanılmaz. İsotretinoin de teratojeniktir.

VİTAMİN-D

Ergokalsiferol (Vitamin D2) bitkide, kolekalsiferol (Vitamin D3) hayvansal kaynaklarda bulunur. 7-dehidrokolesterol, kolesterol sentezinde bir ara maddedir, insanda dermis ve epidermiste güneş ışığıyla kolekalsiferole çevrilir.

Vitamin D2 ve D3 biyolojik olarak aktif değildir, ama in vivo(yani vücut içerisinde) olarak hidroksilasyon reaksiyonlarıyla aktif hale çevrilir. Plazmada en fazla bulunan form 25-OH D3 formudur.

Fonksiyonları; 1,25 dihidroksi D3'ün asıl fonksiyonu uygun plazma Ca düzeyi sağlamaktır. Barsaktan Ca emilimini arttırır, böbrekten kaybı azaltır, gerektiğinde kemik resorbsiyonunu uyarır.

Balık, karaciğer ve yumurta sarısında bulunur.

Eksikliği; Besinsel rikets; Vitamin D eksikliğinde kemik demineralizasyonu ile çocukta rikets, erişkinde osteomalasi ortaya çıkar. Kollajen matriks oluşumu olur ama mineralizasyon tam olmaz. Özellikle bebekler ve yaşlılarda olur.

Renal rikets; (renal osteodistrofi) Kronik böbrek yetmezliğine bağlıdır, böbrekte vitaminin aktif formu oluşamaz. Replasman tedavisi gerekir.

Hipoparatiroidi; Hipokalsemi ve hiperfosfatemiye neden olur. Tedavideparatiroid hormon ve D vitamini verilir.Familyal X-bağlı hipofosfatemik rikets, vitamin D bağımlı rikets (1-a-hidroksilaz defekti) hastalıkları Vitamin D tedavisine cevap veren genetik hastalıklardır

Toksisite; En toksik vitamin vitamin D’dir. Vitamin D depolanır ve çok yavaş metabolize edilir. İştahsızlık, bulantı, susama, stupor ve hiperkalsemiden ötürü dokularda kalsiyum birikmesi olur.

VİTAMİN-E

Doğadaki en yaygın E vitamini tekoferol’dür.Sekiz doğal tekoferol vardır. tokoferol en aktifleridir.

Sentetik şekil Tekoferol Asetattır. Başlıca fonksiyonu antioksidan olmasıdır.
Kanda VLDL içinde taşınır.

Eksikliği;Vitamin E nin eksikliği sadece prematürelerde görülür, hemolitik anemi olur. Erişkinde genellikle fazla poliansatüre yağ alımı, bozuk lipid emilimi ve transportuna bağlıdır, nörolojik bozukluk olur.

Toksisite; Yağda eriyenler arasında en az toksik olandır. Warfarin kullanımı sırasında fazla E vit. koagülabiliteyi bozar.

E vitamini ve selenyum birbirlerinin etkilerini güçlendirir.
Vitamin E Serbest radikal zincir tepkimelerini inhibe ederek selenyuma olan gereksinimi azaltır ve antioksidan etkinlik gösterir.

Vitamin E esansiyel yağ asitleri ve poliansature(çoklu doymamış)yağ asitlerini oksidan stresler sonucu oluşan oksidasyona karşı korur.

E vitamini deriyi güneş ışınlarının etkisinden korur. Glutatyon sentetaz veya Glukoz 6 Fosfat Dehidrojenaz enzim defektinde hemolizi önlemede de olumlu katkılarının olduğu bilinmektedir.

Günlük yiyecekle Vitamin-E alımı (500-1000 IÜ/gün) koroner kalp hastalığı riski gelişmesiyle ters orantılıdır.

Aynı zamanda Vitamin-E alımı kalp krizi insidansı(sıklığı) ile ters orantılıdır.

Cambridge Heart Antioksidan Çalışma Grubu, günlük 400 IÜ Vitamin-E alımının semptomatik aterosklerozu olan hastalarda kalp krizi riskini azalttığını (Anjiografik olarak) göstermiştir.

En zengin kaynakları; Yeşil yapraklı bitkiler, yağlı tohumlar ve bunlardan elde edilen yağlar, sert kabuklu meyveler (fındık, ceviz v.b.) , tahıl taneleri ve kuru baklagillerdir.

Vitamin- E’nin günlük gereksinimini karşılamak için 5 adet fındık, 1porsiyon yeşil yapraklı sebze, 1porsiyon kuru baklagil 5 g bitkisel sıvı yağ almak yeterlidir.

VİTAMİN-K

K vitamini 1920'lerin sonlarında Henrik Dam tarafından bulunmuştur.Başlıca fonksiyonu kan pıhtılaşma faktörlerinin post-transkripsiyonel modifikasyonudur, bu proteinlerde bulunan glutamik asitin karboksilasyonunda koenzimdir. Bitkilerde filokinon (K1), barsak bakteryel florasında menakinon (K2) bulunur. Tedavide kullanılan sentetik menadiondur.
Fonksiyonları;

1-Protrombin, faktör VII, IX ve X'un karaciğerde sentezi için gerekir. Bunlar inaktif prekürsor halinde sentezlenir. Vitamin K bağımlı glutamik asit. karboksilasyonuna uğramaları gerekir. Bu reaksiyon için O2, CO2 ve vitamin K'nın hidrokinon formu gereklidir. Bu karboksiglutamat oluşumu dikumarol (antikoagülan) ve warfarin (sentetik Vitamin K analoğu) ile inhibe edilir çünkü bu maddeler reaksiyon sonunda kinon formuna dönüşen K vitamini’nin yeniden hidrokinon formuna dönüşmesini önlerler.
2- Protrombinin karboksiglutamat kısımları Kalsiyum ile kompleks yapar ve trombosit yüzeyinde pıhtılaşma için gerekli olan fosfolipidlere bağlanır.

Vitamin K barsak bakterilerince sentezlenir.

Eksikliği; Gerçek eksiklik olmaz, çünkü hem diyetle hem de bakterilerin etkisiyle elde edilir. Çok kötü beslenen ve antibiotik kullananlarda bakteriyel floranın ve vitamin sentezinin azalması ile hipotrombinemi oluşur. Tedavide vitamin K verilir. Ayrıca bazı antibiyotiklerin (2.kuşak sefalosporinlerin) kullanımı da hipotrombinemiye neden olur, birlikte Vit.K da verilmelidir.Yeni doğanda, barsak sterilitesi nedeniyle eksiklik olur. Tek doz kas yolundan (I.M.) yapılır.
Vitamin K Kaynakları:Yeşillikler, ıspanak ve brokoli gibi yapraklı sebzeler,yeşil biber,kabak, süt ürünleri, yumurta, ayrıca tahıllar,lahana.
Vitamin K Toksisitesi(Zehirlenmesi); Uzun süre yüksek doz kullanımıyla beraber bebeklerde hemolitik anemi(kan hücrelerinin yıkımı ile oluşan kansızlık) ve sarılık olur.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Vitaminler" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dyt.Funda GÖÇER TUZGÖL'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dyt.Funda GÖÇER TUZGÖL'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     2 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Funda GÖÇER TUZGÖL Fotoğraf
Dyt.Funda GÖÇER TUZGÖL
Ankara (Online hizmet de veriyor)
Diyetisyen
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi562 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dyt.Funda GÖÇER TUZGÖL'ün Makaleleri
► Kış Meyveleri ve Vitaminler Dyt.Gülhan KOCA
► Vitaminler ve Mineraller Dyt.Canan DOĞAN
► Oksidan Stres ve Antioksidan Vitaminler Dyt.Güneş AKYIL AYNACI
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Vitaminler' başlığıyla benzeşen toplam 15 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


16:08
Top