Aşkın Anatomisi
Peki bu aşk denilen şey nedir?
Herkesin tarifi başka; “aşk, biri ile diğerleri arasındaki farkın abartılmasıdır” demiş biri.
Bilim adamlarına göreyse beyin aktivitesi, yani Dopamin, norepinefrin, feniletilamin gibi çeşitli beyin içindeki hormonların değişiklikleri sonucu ortaya çıkan duygu değişimleri.
Bilim adamı her şeyi göstermeye çalışır ya!
Aşık mısın? değil misin? deyip, sokmuşlar MR’a aşıkları.
Aşkın 3 dönemi olduğu ifade ediliyor.
Aşkın 1. döneminde beyin MR görüntüleri incelendiğinde özellikle dopamin içeren bölgelerin, yani beyin sağ bölgesinin yoğun bir biçimde aktivitesinin arttığı gözleniyor.
Dopamin vücuda ilgiyi artırıyor, enerji veriyor, iştahı azaltıyor, uykusuzluk, sürekli karşı tarafa odaklanma ve onu düşünmeyi sağlıyor.
Aşkın 2. ve 3. döneminde ise biraz daha sakinlik, sevgi, iletişim, koku duyguları, alışkanlık ve güven hissinin ön plana çıktığı fark ediliyor..
Bu dönemlerde ise serotonin ve diğer mutluluk sağlayan endorfinler etkili.
Aşkın fiziksel etkileri:
Beyin kan akımı artar. Bu da hafıza ve becerilerin artmasını sağlar. İştah azalır.
Yağ yakımı artar. Metabolizmanın hızlanır, kilo kontrolü ve zayıflık sağlar.
Kalp ritminin hızlanır. Kan akımını artar. Endorfin ve serotonin yüksekliği bağışıklık sistemini güçlendirir. Güçlü vücut içi morfin olan endorfinler hem ağrı algısını azaltır hem de mutluluk sağlar. Kan akımı değişiklikleri ve seks hormonlarının artması ciltte duruluk ve canlılık sağlar. Östrojen ve testosteron artması ile üreme isteğini artırır.
Psikolojik etkiler:
Özgüven ve başarı artar. Mesleksel başarılara imza atılır. Kendine güvenen ve enerjik bir bünye, dikkat yoğunluğunu sağlar. Anti depresan etkiler sağlar. Dışa dönük, mutlu ve sosyal bir kişilik yapısı sağlar.
Peki yan etkileri yok mu?
Yapılan bilimsel çalışmalarda intihar girişiminde bulunan gençlerin en önemli gerekçelerinden biri olumsuz aşk geçmişleri.
Kalp kırıklığı, terk edilme, aşkın kabul görmemesi gibi nedenler var.
Özellikle genç bireylerde aşk problemleri toplum dışına itilme, yalnızlık ve depresyonu tetikleyerek yaşam isteğini azaltabiliyor.
Bu kişilerin geçmişleri incelendiğinde aile ilişkilerinde problemler, şefkat ve ilgi eksiklikleri tespit edilmiştir.
Herkesin tarifi başka; “aşk, biri ile diğerleri arasındaki farkın abartılmasıdır” demiş biri.
Bilim adamlarına göreyse beyin aktivitesi, yani Dopamin, norepinefrin, feniletilamin gibi çeşitli beyin içindeki hormonların değişiklikleri sonucu ortaya çıkan duygu değişimleri.
Bilim adamı her şeyi göstermeye çalışır ya!
Aşık mısın? değil misin? deyip, sokmuşlar MR’a aşıkları.
Aşkın 3 dönemi olduğu ifade ediliyor.
Aşkın 1. döneminde beyin MR görüntüleri incelendiğinde özellikle dopamin içeren bölgelerin, yani beyin sağ bölgesinin yoğun bir biçimde aktivitesinin arttığı gözleniyor.
Dopamin vücuda ilgiyi artırıyor, enerji veriyor, iştahı azaltıyor, uykusuzluk, sürekli karşı tarafa odaklanma ve onu düşünmeyi sağlıyor.
Aşkın 2. ve 3. döneminde ise biraz daha sakinlik, sevgi, iletişim, koku duyguları, alışkanlık ve güven hissinin ön plana çıktığı fark ediliyor..
Bu dönemlerde ise serotonin ve diğer mutluluk sağlayan endorfinler etkili.
Aşkın fiziksel etkileri:
Beyin kan akımı artar. Bu da hafıza ve becerilerin artmasını sağlar. İştah azalır.
Yağ yakımı artar. Metabolizmanın hızlanır, kilo kontrolü ve zayıflık sağlar.
Kalp ritminin hızlanır. Kan akımını artar. Endorfin ve serotonin yüksekliği bağışıklık sistemini güçlendirir. Güçlü vücut içi morfin olan endorfinler hem ağrı algısını azaltır hem de mutluluk sağlar. Kan akımı değişiklikleri ve seks hormonlarının artması ciltte duruluk ve canlılık sağlar. Östrojen ve testosteron artması ile üreme isteğini artırır.
Psikolojik etkiler:
Özgüven ve başarı artar. Mesleksel başarılara imza atılır. Kendine güvenen ve enerjik bir bünye, dikkat yoğunluğunu sağlar. Anti depresan etkiler sağlar. Dışa dönük, mutlu ve sosyal bir kişilik yapısı sağlar.
Peki yan etkileri yok mu?
Yapılan bilimsel çalışmalarda intihar girişiminde bulunan gençlerin en önemli gerekçelerinden biri olumsuz aşk geçmişleri.
Kalp kırıklığı, terk edilme, aşkın kabul görmemesi gibi nedenler var.
Özellikle genç bireylerde aşk problemleri toplum dışına itilme, yalnızlık ve depresyonu tetikleyerek yaşam isteğini azaltabiliyor.
Bu kişilerin geçmişleri incelendiğinde aile ilişkilerinde problemler, şefkat ve ilgi eksiklikleri tespit edilmiştir.
Beğenin
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.