2007'den Bugüne 92,325 Tavsiye, 28,223 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Ruhsal ve Duygusal Bağlanma “insan Varlığının Temeli Olarak Bağlanma İlişkileri”
MAKALE #12300 © Yazan Psk.Dnş.Banu BEKÇİ AYTEKİN | Yayın Mart 2014 | 7,652 Okuyucu
RUHSAL VE DUYGUSAL BAĞLANMA
“İNSAN VARLIĞININ TEMELİ OLARAK BAĞLANMA İLİŞKİLERİ”

Bağlanma doğanın evrensel bir ilkesidir. Birlikte yaşamını sürdürmek zorunda olan canlılar, bağlanmanın itici gücüyle birbirlerine yakınlaşırlar. Bağlanmanın farklı gerçekleşme yolları vardır:
• Anlık temasla, örneğin ten ya da beden teması
• Duyusal algılamayla, örneğin koklama, tatma, görme ve duyma
• Duygularla, örneğin sevgi veya korku
• Düşünce ve anılarla
• Konuşmayla
İnsanlar için bağlanmanın temel biçimi anneyle olan bağdır. Çocuk, en açık şekilde doğrudan fiziksel temasla (annesinin özel kokusunu ve sütünün özel tadını kaydederek) annenin var olduğunu kaydeder. Göz göze temas da bağlanma için temel bir öneme sahiptir. Annenin sesini duyma ve söylediklerini anlama, bu karşılıklı tanışma sürecini sağlamlaştırır. Anne aracılığıyla çocuk kendini deneyimlemeye başlar. Buradayım, bir bedenim var, ihtiyaçlarım ve duygularım var. Her insan için, anneye bağlanma, ruhsal örüntülerin temelidir. Tersinden bakarsak, bu demektir ki, eğer bu ilk bağ eksikse ya da ciddi biçimde kesintiye uğramışsa, kişinin ruhsal ve duygusal temelleri sıra dışı biçimde dengesiz ve bozulmaya yatkındır. Çocukta hiçbir yönelim ve kendiyle ilgili güvenlik duygusu yoktur.
Kişilerarası bağlanma çok büyük oranda duygusaldır. Söz konusu olan sadece karşıdaki kişinin orada olması değil, nasıl orada olduğudur; önemli olan, o kişinin duygularıyla, her şeyden önce de sevgiyle orada olup olmadığıdır. İnsan duygularının kökleri (korku, sevgi, öfke, yas, acı, utanç, suçluluk) bağlanma sürecine uzanır ve duygu alışverişi, bağlanma sürecinin temel bir bileşenidir. Düşünceler de bağlanma sürecini etkiler, fakat bireysel gelişimde, iki yaşından itibaren önem kazanırlar.
Üç tip bağlanmadan söz etmek mümkündür:
1. Güvenli bağlanan çocuklar: Bu çocuklar annenin gitmesi ve geri gelmesi gibi gerginlik yaratan durumlardan sonra anneleriyle yakınlaşmak isterler. Yalnız bırakılmışlarsa, açıkça anne özlemiyle ilişkili olan üzüntülerini dışa vururlar. Yabancı biri onları rahatlatamaz. Anneleri gelince sevinir, yakın fiziksel temas isterler. Anne kucağından inmeye direnirler.
2. Güvensiz-kararsız bağlanan çocuklar: Bu çocuklar da anneleriyle temas kurmayı isterler ve bunu sürdürürler; ancak annenin temas kurma ve etkileşim çabalarına direnirler. Bir yabancıyla yalnız bırakıldıklarında ve anne döndüğünde, şiddetle ağlar ve hiddetlenirler. Ayrılığın acısı içinde, anneye gitme veya ondan uzak durma isteğini ayırt edemezler. Anneleri onları terk ettiği için hayal kırıklığına uğramışlardır ve kendilerini daha fazla hayal kırıklığından korumaya çalışırlar.
3.Güvensiz-kaçıngan bağlanan çocuklar: Anne döndüğünde, bu çocuklar gözle görülür biçimde, onunla yakınlıktan kaçarlar ve onun temas çabalarına sırt çevirerek, uzaklara bakarak, ondan uzaklaşarak direnirler. Ne kucağa alınca sıkıca sarılırlar, ne de yere bırakınca karşı koyarlar, terke dilmişlik olmalarına üzüntü belirtisi göstermezler. Anne ve yabancı kişiye neredeyse aynı davranırlar. Bu çocuklar, annelerinden hiçbir olumlu beklentisi yokmuş gibi geri çekilmeye karar vermiştir. Çocuk kendini; korku, öfke ve üzüntü duygularından koparmıştır.
Bağlanmış İlişkilerin Türleri

Anneyle Bağlanma
Her insan için tüm bağların ilk örneği anneyle olan bağdır. Bu ilk ve en önemli ilişkide olup bitenler, kişinin yaşamındaki tüm ilişkileri etkiler. Anneyle bağ, hem kişinin ruhsal donanımının altındaki yapıyı hem de ileriki bağlanma ve ilişki örüntülerini belirler.
Babayla Bağlanma
Babayla bağlanma tüm çocukların duygusal gelişiminde çok büyük öneme sahiptir. Çocuk için baba, çocuğa annenin sunduğuna alternatif bir dünyaya bakış sunan, anneden farklı bir aynadır. Babayla güvenli bir bağlanma çocuğun duygusal gelişimini destekler. Çocuk için ilk ruhsal ve duygusal eğilimi anneden yanadır ancak eğer anne ruhsal ve duygusal açıdan ulaşılamaz durumdaysa, çocuk çoğunlukla babaya yönelir.
Kardeşlerle Bağlanma
Her çocuğun mizacı doğumdan itibaren farklıdır ve sadece anne-babayla değil, erkek veya kız kardeşleriyle bağlantılı olarak ailedeki yerini bulmaya çalışırken de bu mizacın etkisi olur. Kardeşler arasında, birbirleriyle olan doğrudan temaslarından doğan, özel duygusal bağlar vardır. Ancak bu paylaşılan deneyimlerden de öte, kardeşler arasında, anne-babanın her bir çocukla ilişkisinin niteliğine göre şekillenen özel bir bağlanma biçimi vardır. Eğer anne ve baba tüm çocuklarını severse, çocuklar da birbirini sever. Ama eğer, birini sever diğerini reddederlerse, çocuklar arasında reddetme ve rekabet ortaya çıkacaktır.
Partnerlerle Bağlanma
Erkek ve dişi olarak iki cinsin varlığı ve cinsel üreme yeteneğimiz insan türü olarak en önemli varoluş ilkemizdir. Bir insanı en fazla şekillendiren, cinsiyet kimliği ve kadınla erkek arasındaki farklı kutuplar olma deneyimidir. Kadın ya da erkek olarak doğmamız, geri kalan yaşamımızdaki her şey için temel belirleyicidir. Kadın ve erkek cinselliğindeki farklılıklar ve eril ve dişil cinselliğinin farklı işlevleri, kadın ve erkeklerin bağlanma davranışını kendilerine özgü şekillerde etkiler ve karşı tarafa aktarır. Duygusal bağlanmayı başarmak ve bunu sürdürme yeteneği normalde kadınlarda erkeklere göre daha belirgindir, erkeklerin daha kesin olan rekabetçi ve baskın davranışları bağlanma yeteneklerini azaltır. Kadınlar erkekleri kendilerine duygularla bağlamaya çalışırken, erkekler çoğunlukla fiziksel dayanıklılık, cinsellik, para, maddi hediyeler, zeka ve güç aracılığıyla kadınları uzun süreli bir ilişkiye girmeye ikna etme çabasındadır.
Kadınlar, erkekleri kadın ruhunun filtresiyle, erkekler de kadınları, kendi erkek ruhlarının filtresiyle görür ve bu yüzden her iki taraf da karşısındakini gerçekten olduğu gibi göremez. Bu temelde, “doğru adamı veya kadını” bulamama şeklindeki hayal kırıklığı kaçınılmazdır. Bir ilişkinin yürümesi için, çiftin farklılıklarını, özellikle de erkek ve kadına özgü algı, düşünce ve eyleme geçme biçimleri arasındaki farklılıkları kabul etmeye hazır olma derecesinin yüksek olması gerekir.
Çift bağlanmasının niteliği, büyük oranda, kadın ve erkeğin ilişkiye getirdiği kendi anne ve babalarına bağlanmalarının niteliğine bağımlıdır. Genel olarak anneyle bağlanma yeterince iyiyse, o zaman çiftin bağlanma sürecinin büyüme ve gelişme şansı yüksek olur. Eğer kadın ya da erkek kendi örselenmiş anne bağlanmasını eşiyle ikame ediyorsa, o bağlanmanın tüm engellenmişlik, kaygı, kuşku ve öfke gibi duyguları bu ikame ilişkide eyleme dökülecektir. Anneyle iyi bağlanmış kişiler eşlerine sembiyotik olarak veya tiryaki gibi yapışmaz ve en küçük problemde öfke ve kızgınlıkla kör bir eyleme dökme veya duygusal geri çekilme içine düşmezler.
Benzer şekilde, daha az güçlü ve belirgin de olsa, babayla veya kardeşlerle bağlanma da çift ilişkilerinde dışa vurulabilir. İlk bağlanma deneyimleri sonraki ilişkilerin temelini oluşturduğu için, çocukluktaki iyi bağlanmalar, mevcut iyi ilişkileri mümkün kılar. Bir kız kadın olmayı annesinden öğrenir, bir oğlan da erkek olmayı babasından öğrenir. Bu durum, iyi deneyimler üzerine kurulur, aksi takdirde olumsuz deneyimlerle temeller eksik kalır.
Kaynakça:
Ruppert, F. (2011). Travma, Bağlanma ve Aile Konstelasyonları. Kaknüs Psikoloji.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Ruhsal ve Duygusal Bağlanma “insan Varlığının Temeli Olarak Bağlanma İlişkileri”" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Banu BEKÇİ AYTEKİN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Banu BEKÇİ AYTEKİN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Banu BEKÇİ AYTEKİN Fotoğraf
Psk.Dnş.Banu BEKÇİ AYTEKİN
İstanbul
Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi4 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Dnş.Banu BEKÇİ AYTEKİN'in Makaleleri
► Bağlanma - Çocuklarda ve Yetişkinlerde Bağlanma ÇOK OKUNUYOR Psk.Mehmet Enver BAYATLI
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Ruhsal ve Duygusal Bağlanma “insan Varlığının Temeli Olarak Bağlanma İlişkileri”' başlığıyla benzeşen toplam 13 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Sadakatsizlik ve Aldatma Nisan 2014
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


22:34
Top