Sadakatsizlik ve Aldatma
SADAKATSİZLİK ve ALDATMA
İlişkilerde ve evliliklerde birçok özel sorun alanları vardır. Ancak sadakatsizlik bunlar arasında en sık rastlanmasına karşın en az anlaşılanıdır. Sadakatsizlik basit bir tanımla, mevcut birliktelik dışında üçüncü kişi/kişilerle yaşanan duygusal ve/veya fiziksel bir ilişki sonucu mevcut birlikteliğin beklentilerinin ya da standartlarının çiğnenmesi anlamına gelmektedir.
Aldatma ise sadakatsizlik sonucu kaçınılmaz olarak ortaya çıkan çeşitli yalanlar ya da dürüstlük sınırları dışında kalan söylem ve davranışları içerir.
Şüphesiz her sadakatsizlik ilişki üzerinde onarımı güç yaralar açar. Sadakatsizliğin birliktelik üzerindeki olumsuz etkisi:
• Sadakatsizlik öncesi dönemde ilişkinin niteliğine,
• Sadakatsizliğe uğrayan eşin kişilik yapısına, sadakatsizliği algılayış biçimine yani sadakatsizliğe ilişkin inanç ve düşüncelerine,
• Sadakatsizlik yapan eşin sadakatsizlik sonrasındaki tutum ve davranışlarına,
• Çevresel desteklerin miktarına bağlı olarak değişiklik gösterir.
Aldatma, ilişkideki güven duygusunu son derece zedeler. Aldatılan kişi sadece bu ilişki yüzünden değil, buna eşlik eden kandırmacalar ve yalanlardan dolayı da incinir. Güveni yeniden inşa etmek kolay değildir. Aldatan eşin basit bir özrü ve tekrar güvenilir biri olacağını söylemesi yeterli değildir. Güven iletişim ve deneyimler yoluyla yavaş yavaş oluşur. Aldatılan kişi, eşinin hayatında gerçekten neler olup bittiğini merak edecektir. Aldatan eşler, bu ilişkiyi yaşayarak sebep oldukları reddetme hassasiyetini anlamalı ve bunun sorumluluğunu üstlenmelidir. Onların hareketleri güveni yıktı ve eşlerinde sürekli tetikte olma durumu ve şüphe duygusu yarattı. Bu şüpheleri yatıştırmak ve sorumluluk göstermek için, aldatan eş geliş gidişlerini açıklamada titiz davranmalıdır.
Aldatma evlilik hayatında çok ciddi bir olaydır. Sonuçları genellikle iki kategoriden birine girer. Birincisi, ilişkinin evliliği yok etme potansiyeli ve ikincisi, evlilik üzerindeki duygusal tesiridir. Boşanma, aldatmanın en yaygın sonuçlarından biridir.
1) Bireysel Faktörler
• Gelişimsel krizler
Gelimsel bir kriz, çiftin veya ailenin bir yaşam döngüsünden diğerine geçişte zorlandıkları zaman meydana gelir. Örneğin, çiftlerin çoğu, ilişkilerinde bir “balayı evresi” yaşarlar. İlişki biraz olgunlaştıktan sonra, bu evre son bulur ve eşler birbirlerini artık idealleştiremezler veya diğeriyle ilgili kurdukları hayaller tarafından yönetilmezler.
• Psikiyatrik sorunlar
Madde, alkol veya seks bağımlılıkları, depresyon, anksiyete, bipolar bozukluk ve kişilik bozuklukları gibi psikiyatrik sorunlar, ilişkinin işlevselliğine zarar verebilir. Tedavi olmamış bipolar partnerin tepkisi önceden tahmin edilemez. Bu kadar değişken ve tahmin edilemez birine duygusal olarak bağlı kalmak güçtür. Bağımlı kişi, daha çok maddeyle veya bağımlı olduğu şeyle evlidir. Bu bireyler, yetişkin-yetişkin ilişkisi yürütme yetisine sahip değillerdir. Fakat bağımlı-karşı bağımlı ilişkileri oluştururlar.
• Cinsel yönelim
Üçüncü olarak görülen faktör; cinsel yönelimdir. Eşlerden biri, cinsel yönelimiyle ilgili çelişkiler yaşıyor olabilir ve bu ilişkiyi etkileyebilir. Bir birey “normal” görünmek için evlenmiş olabilir ve homoseksüel olduğunu inkar edebilir.
• Önemli tıbbi rahatsızlıklar
En son bireysel faktör ise tıbbi rahatsızlıklardır. Eşlerden biri yaşam süresini kısaltan ya da yaşamı tehdit eden kronik bir hastalığa yakalanmış olabilir. Eş bununla nasıl baş edeceğini bilemeyebilir ve bir kaçış olarak başka yerlere yönelebilir. Bazen de, aldatan kişi hasta olan eştir. Kendini tekrar genç ve sağlıklı hissetmek için başka bir ilişki yaşayabilir. Ayrıca bu, olanları inkar etme, yaşamı olumlama ve yeniden başlama yolunda bir ateşleyici olabilir.
2) Etkileşimsel Faktörler
• Kısırlık sorunu
Kısırlık, çocuk sahibi olmak isteyen çok sayıda çifti etkileyen bir sorundur. Aylar geçmesine rağmen süren hayal kırıklığı, kişisel ve ilişkisel başarısızlık duygusunu ve çocuk sahibi olamamanın verdiği üzüntüyü yaratır.
• Sevgi dolu bir ilişki kurma güçlüğü
Yakınlık, bağlılık ve tutku alanlarından herhangi birindeki veya birkaçındaki sorunlar kişiyi başka ilişkilere yatkın hale getirir.
• Cinsiyet rolü çatışması
Evlilik doyumunun büyük bir parçası, kişinin beklentilerinin karşılanmasına bağlıdır. Evlilikle ilgili beklentilerimizin birçoğu cinsiyet temellidir, adam bir şey yaparken kadın başka bir şey yapar. Eşler bu beklentiler üzerinde uzlaşamadıkları zaman, çatışma, öfke ve hayal kırıklığı ortaya çıkar. Geleneksel çiftlerde adam çalışır, kadın aileye bakmak üzere evde kalır. Eğer eşlerden biri bu sistemi istemez ve diğeri isterse, başlıca çatışmalar meydana çıkar.
3) Nesiller Arası Faktörler[/b]
• Aile yaşam döngüsü meseleleri
Aile yaşam döngüsü meseleleri, gelişimsel meselelere benzer. Bu döngüde, sorunlar genellikle çocukların yaşıyla ilgilidir. Birçok çift için, ilk çocuğun doğumu ve son çocuğun evden ayrılması dönüm noktalarıdır ve kriz yaratabilir. Çift artık ilişkiyi yeniden yapılandırmak veya ilişkideki eksikliklerle yüzleşmek zorundadır. Bu yüzleşme gerçekleşmeye başladığında, bazı eşler bundan kaçacak ve eksik parçaları tamamlayarak evliliği dengede tutmak için başka ilişkilere yönelecektir.
• Ailede ölüm
Aile üyelerinden birinin ölümü de evlilik dışı ilişkiye katkı bulunabilir. Örneğin, anne veya babadan biri öldüğünde, yetişkin çocuk kendi ölümlülüğü ile yüzleşir. Gençlik ve canlılık duygusunu yeniden yakalama çabasında, bazısı başka ilişkiler yaşayacaktır.
• Bireyselleşme ve iç içe geçme meseleleri
Eşlerin ayrışma düzeyleri de bir evliliğin işlemesinde birçok yönden etkilidir. Ayrışma, kişinin ailede bireyselleşme veya iç içe geçme seviyesi ile ilgilidir. Örneğin; adam annesiyle çok fazla iç içedir. Aynı adam evlendiğinde, karısını aldatmaya başlamış ve 20 yıllık evliliği boyunca devam etmiştir. Bu adamın karısıyla iç içe olmaktan kaçmasının bir yoludur. Eğer evliliğine bağlanırsa, aynı yapıyı tekrarlayacağından ve iki ilişkisinde de ağ gibi iç içe olmaktan kaçmasının bir yoludur. Eğer evliliğine bağlanırsa, aynı yapıyı tekrarlayacağından ve iki ilişkisinde de ağ gibi iç içe olacağından korkar. Evlilik dışı ilişki, annesi dışında tüm kadınlarla arasındaki duygusal mesafeyi korumasını sağlar.
Aldatma her iki eş için de travmatik bir olaydır. Her ikisi de acı veren duygular yaşar, ilişkiyi kaybetme korkusu duyar ve daha önce keyif aldıkları veya normal karşıladıkları güven duygusunu kaybederler.
Herkes bir ilişkiye başladığında, eşinin neredeyse mükemmel biri olduğunu ve hayal gibi bir evliliklerinin olacağını düşünür. Aldatma, çirkin bir gerçeklikle bu fanteziyi param parça eder.
İyileşmenin en önemli unsurlarından bir “bağışlamadır”. Bağışlama, temel bir insani gereksinim olmasına ve sadakatsizlik sonucunda bozulan bir evlilikten başka hiçbir yerde bu kadar ihtiyaç duyulmasına rağmen, aile ve evlilik terapisi alanında gözden kaçırılan bir konudur.
Yararlanılan Kaynaklar:
Sungur, M.Z. (2009). Sen, Ben ve Aramızdaki Her Şey. GOA Yayınevi.
Weeks, G. R., Treat S.T. (2012). (Çev. Ed: Cebrail Kısa, Cem Keçe) Evlilik ve Çift Terapisi. Pusula Yayınevi.
İlişkilerde ve evliliklerde birçok özel sorun alanları vardır. Ancak sadakatsizlik bunlar arasında en sık rastlanmasına karşın en az anlaşılanıdır. Sadakatsizlik basit bir tanımla, mevcut birliktelik dışında üçüncü kişi/kişilerle yaşanan duygusal ve/veya fiziksel bir ilişki sonucu mevcut birlikteliğin beklentilerinin ya da standartlarının çiğnenmesi anlamına gelmektedir.
Aldatma ise sadakatsizlik sonucu kaçınılmaz olarak ortaya çıkan çeşitli yalanlar ya da dürüstlük sınırları dışında kalan söylem ve davranışları içerir.
Şüphesiz her sadakatsizlik ilişki üzerinde onarımı güç yaralar açar. Sadakatsizliğin birliktelik üzerindeki olumsuz etkisi:
• Sadakatsizlik öncesi dönemde ilişkinin niteliğine,
• Sadakatsizliğe uğrayan eşin kişilik yapısına, sadakatsizliği algılayış biçimine yani sadakatsizliğe ilişkin inanç ve düşüncelerine,
• Sadakatsizlik yapan eşin sadakatsizlik sonrasındaki tutum ve davranışlarına,
• Çevresel desteklerin miktarına bağlı olarak değişiklik gösterir.
Aldatma, ilişkideki güven duygusunu son derece zedeler. Aldatılan kişi sadece bu ilişki yüzünden değil, buna eşlik eden kandırmacalar ve yalanlardan dolayı da incinir. Güveni yeniden inşa etmek kolay değildir. Aldatan eşin basit bir özrü ve tekrar güvenilir biri olacağını söylemesi yeterli değildir. Güven iletişim ve deneyimler yoluyla yavaş yavaş oluşur. Aldatılan kişi, eşinin hayatında gerçekten neler olup bittiğini merak edecektir. Aldatan eşler, bu ilişkiyi yaşayarak sebep oldukları reddetme hassasiyetini anlamalı ve bunun sorumluluğunu üstlenmelidir. Onların hareketleri güveni yıktı ve eşlerinde sürekli tetikte olma durumu ve şüphe duygusu yarattı. Bu şüpheleri yatıştırmak ve sorumluluk göstermek için, aldatan eş geliş gidişlerini açıklamada titiz davranmalıdır.
Aldatma evlilik hayatında çok ciddi bir olaydır. Sonuçları genellikle iki kategoriden birine girer. Birincisi, ilişkinin evliliği yok etme potansiyeli ve ikincisi, evlilik üzerindeki duygusal tesiridir. Boşanma, aldatmanın en yaygın sonuçlarından biridir.
Evlilik Dışı İlişkiyi (Aldatma) Sistemler Arası Değerlendirme
1) Bireysel Faktörler
• Gelişimsel krizler
Gelimsel bir kriz, çiftin veya ailenin bir yaşam döngüsünden diğerine geçişte zorlandıkları zaman meydana gelir. Örneğin, çiftlerin çoğu, ilişkilerinde bir “balayı evresi” yaşarlar. İlişki biraz olgunlaştıktan sonra, bu evre son bulur ve eşler birbirlerini artık idealleştiremezler veya diğeriyle ilgili kurdukları hayaller tarafından yönetilmezler.
• Psikiyatrik sorunlar
Madde, alkol veya seks bağımlılıkları, depresyon, anksiyete, bipolar bozukluk ve kişilik bozuklukları gibi psikiyatrik sorunlar, ilişkinin işlevselliğine zarar verebilir. Tedavi olmamış bipolar partnerin tepkisi önceden tahmin edilemez. Bu kadar değişken ve tahmin edilemez birine duygusal olarak bağlı kalmak güçtür. Bağımlı kişi, daha çok maddeyle veya bağımlı olduğu şeyle evlidir. Bu bireyler, yetişkin-yetişkin ilişkisi yürütme yetisine sahip değillerdir. Fakat bağımlı-karşı bağımlı ilişkileri oluştururlar.
• Cinsel yönelim
Üçüncü olarak görülen faktör; cinsel yönelimdir. Eşlerden biri, cinsel yönelimiyle ilgili çelişkiler yaşıyor olabilir ve bu ilişkiyi etkileyebilir. Bir birey “normal” görünmek için evlenmiş olabilir ve homoseksüel olduğunu inkar edebilir.
• Önemli tıbbi rahatsızlıklar
En son bireysel faktör ise tıbbi rahatsızlıklardır. Eşlerden biri yaşam süresini kısaltan ya da yaşamı tehdit eden kronik bir hastalığa yakalanmış olabilir. Eş bununla nasıl baş edeceğini bilemeyebilir ve bir kaçış olarak başka yerlere yönelebilir. Bazen de, aldatan kişi hasta olan eştir. Kendini tekrar genç ve sağlıklı hissetmek için başka bir ilişki yaşayabilir. Ayrıca bu, olanları inkar etme, yaşamı olumlama ve yeniden başlama yolunda bir ateşleyici olabilir.
2) Etkileşimsel Faktörler
• Kısırlık sorunu
Kısırlık, çocuk sahibi olmak isteyen çok sayıda çifti etkileyen bir sorundur. Aylar geçmesine rağmen süren hayal kırıklığı, kişisel ve ilişkisel başarısızlık duygusunu ve çocuk sahibi olamamanın verdiği üzüntüyü yaratır.
• Sevgi dolu bir ilişki kurma güçlüğü
Yakınlık, bağlılık ve tutku alanlarından herhangi birindeki veya birkaçındaki sorunlar kişiyi başka ilişkilere yatkın hale getirir.
• Cinsiyet rolü çatışması
Evlilik doyumunun büyük bir parçası, kişinin beklentilerinin karşılanmasına bağlıdır. Evlilikle ilgili beklentilerimizin birçoğu cinsiyet temellidir, adam bir şey yaparken kadın başka bir şey yapar. Eşler bu beklentiler üzerinde uzlaşamadıkları zaman, çatışma, öfke ve hayal kırıklığı ortaya çıkar. Geleneksel çiftlerde adam çalışır, kadın aileye bakmak üzere evde kalır. Eğer eşlerden biri bu sistemi istemez ve diğeri isterse, başlıca çatışmalar meydana çıkar.
3) Nesiller Arası Faktörler[/b]
• Aile yaşam döngüsü meseleleri
Aile yaşam döngüsü meseleleri, gelişimsel meselelere benzer. Bu döngüde, sorunlar genellikle çocukların yaşıyla ilgilidir. Birçok çift için, ilk çocuğun doğumu ve son çocuğun evden ayrılması dönüm noktalarıdır ve kriz yaratabilir. Çift artık ilişkiyi yeniden yapılandırmak veya ilişkideki eksikliklerle yüzleşmek zorundadır. Bu yüzleşme gerçekleşmeye başladığında, bazı eşler bundan kaçacak ve eksik parçaları tamamlayarak evliliği dengede tutmak için başka ilişkilere yönelecektir.
• Ailede ölüm
Aile üyelerinden birinin ölümü de evlilik dışı ilişkiye katkı bulunabilir. Örneğin, anne veya babadan biri öldüğünde, yetişkin çocuk kendi ölümlülüğü ile yüzleşir. Gençlik ve canlılık duygusunu yeniden yakalama çabasında, bazısı başka ilişkiler yaşayacaktır.
• Bireyselleşme ve iç içe geçme meseleleri
Eşlerin ayrışma düzeyleri de bir evliliğin işlemesinde birçok yönden etkilidir. Ayrışma, kişinin ailede bireyselleşme veya iç içe geçme seviyesi ile ilgilidir. Örneğin; adam annesiyle çok fazla iç içedir. Aynı adam evlendiğinde, karısını aldatmaya başlamış ve 20 yıllık evliliği boyunca devam etmiştir. Bu adamın karısıyla iç içe olmaktan kaçmasının bir yoludur. Eğer evliliğine bağlanırsa, aynı yapıyı tekrarlayacağından ve iki ilişkisinde de ağ gibi iç içe olmaktan kaçmasının bir yoludur. Eğer evliliğine bağlanırsa, aynı yapıyı tekrarlayacağından ve iki ilişkisinde de ağ gibi iç içe olacağından korkar. Evlilik dışı ilişki, annesi dışında tüm kadınlarla arasındaki duygusal mesafeyi korumasını sağlar.
Aldatma her iki eş için de travmatik bir olaydır. Her ikisi de acı veren duygular yaşar, ilişkiyi kaybetme korkusu duyar ve daha önce keyif aldıkları veya normal karşıladıkları güven duygusunu kaybederler.
Herkes bir ilişkiye başladığında, eşinin neredeyse mükemmel biri olduğunu ve hayal gibi bir evliliklerinin olacağını düşünür. Aldatma, çirkin bir gerçeklikle bu fanteziyi param parça eder.
İyileşmenin en önemli unsurlarından bir “bağışlamadır”. Bağışlama, temel bir insani gereksinim olmasına ve sadakatsizlik sonucunda bozulan bir evlilikten başka hiçbir yerde bu kadar ihtiyaç duyulmasına rağmen, aile ve evlilik terapisi alanında gözden kaçırılan bir konudur.
Yararlanılan Kaynaklar:
Sungur, M.Z. (2009). Sen, Ben ve Aramızdaki Her Şey. GOA Yayınevi.
Weeks, G. R., Treat S.T. (2012). (Çev. Ed: Cebrail Kısa, Cem Keçe) Evlilik ve Çift Terapisi. Pusula Yayınevi.
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Sadakatsizlik ve Aldatma" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Banu BEKÇİ AYTEKİN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Banu BEKÇİ AYTEKİN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin 
Yazan Uzman
|
aldatma, aldatılma, aldatma psikolojisi, sadakatsizlik, aldatılan, aldatan, aldatılma psikolojisi, ihanet, ilişkilerde aldatma, aldatanın psikolojisi, aldatılanın psikolojisi
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
