İçimizdeki Çocuk Konuşuyor
Kişiliğimiz söz konusu olduğunda birçok duruma karşı yüksek bir direnç gösteririz. Kendimizi tanıyıp, iç sesimizle yüzleşmek kolay olmadığı için farkındalığımız hasar görebilir. Bu sebeple hatalı seçimler yaptığımız da sonuçları ile yüzleşirken şanssızlığımızdan yakınıp dururuz.
Çevremizde gelişen olayları yorumlayıp, uyum sağlayıp, sağlıklı yolları öngörebilmemizi sağlayan zihinsel bir yapımız var. Bebeklik döneminde başlayıp, gün geçtikçe gelişen ve değişen bilişsel algılarımız, davranışsal becerilerimizi de etkiler. Ve tabi, kurduğumuz gündelik ya da özel ilişkilerimizde, çocukluktan gelen bilişsel algılarımızın yeri yok sayılamayacak kadar büyük.
Sürekli olarak bize soğuk davranan kişilerle ilişki yaşamamız, başkalarının ihtiyaçlarını kendi isteklerimizin önünde tutmamız, terk edilmekten korkup kaçıp gitme isteğimiz ya da bağımlı bir ilişki yapısı yaratmamız. Ayrıca zihnimizde yarattığımız kuşkuların ilişkimizdeki güven olgusuna zarar vermesi, sevildiğimize bir türlü ikna olamayıp, duygusal yoksunluk yaşamamız ve kendimizi içten içe eksik ve kusurlu hissederek, sevilmeyi hak etmediğimizi düşünmemiz.
Bunlar düşünce yanılgılarımızın sadece bir kaç tanesi ve çoğunlukla çocukluk örüntülerimizle bağlantılı.
Yaşamsal faaliyetlerimizi sağlıklı bir şekilde yürütebilmemiz için, zihinsel ve davranışsal yanılgılarımız ile tanışıp, onlar üzerinde çalışmalar yapmamız gerekir.
Bilindik mutsuzluk bilinmedik mutluluktan daha kolay olduğu için değişmekte oldukça güçlük çekeriz, fakat asla imkânsız değildir.
Öncelikle, sistematik bir şekilde davranışlarınızı gözlemleyerek, problematik düşünce boyutunuzu tespit etmelisiniz. Böylece yaşamsal aksaklıklarınız hakkında sebep sonuç ilişkisi kurmanız daha kolay olacaktır.
Sonrasında, problemli düşüncelerinizi çürütmek için, varlığına ikna olduğunuz sorununuzu geçerli sebepler bularak kendinize kanıtlamalısınız. Örneğin, eğer kendinizi istenmeyen biri gibi hissediyorsanız, bu şekilde düşünmenize sebep olan durumları tespit ettiğiniz bir liste hazırlayacaksınız ve hemen karşısına istenilen biri olduğunuz durumları not ederek olumlu ve olumsuz durumlardaki kanıtlarınızı karşılaştırmaya başlayacaksınız. Böylece kusurlu, başarısız ve istenmeyen biri olmadığınızı, düşünsel olarak kabul etmeye başlayıp, daha özgüvenli davranmayı başarıp sağlıklı ilişki kurabilirsiniz.
Problemli davranışınızın, çocukluk örüntülerimizle bağlantılı olduğuna değinmiştik. İçinizdeki çocuğun üzüntüsünü keşfedip, ebeveynleriniz, öğretmeniz, sınıf arkadaşlarınız ya da eski sevgilileriniz tarafından haksızlığa uğradığınızı düşündüğünüz durumlarla yüzleşin ve hissettiğiniz duyguları hatırlayarak onları affetmeyi deneyin.
Bilişsel egzersizler sayesinde, sürekli sorun yaşadığınız durumlarla baş etmenizi kolaylaştırarak, daha sağlıklı seçimlerle, istikrarlı ilişkiler kurmanızı sağlamanız hiç de zor değil.
Ruhunuzu özgür kılmanız dileğiyle…
ESRA GÜRKAN
Çevremizde gelişen olayları yorumlayıp, uyum sağlayıp, sağlıklı yolları öngörebilmemizi sağlayan zihinsel bir yapımız var. Bebeklik döneminde başlayıp, gün geçtikçe gelişen ve değişen bilişsel algılarımız, davranışsal becerilerimizi de etkiler. Ve tabi, kurduğumuz gündelik ya da özel ilişkilerimizde, çocukluktan gelen bilişsel algılarımızın yeri yok sayılamayacak kadar büyük.
Sürekli olarak bize soğuk davranan kişilerle ilişki yaşamamız, başkalarının ihtiyaçlarını kendi isteklerimizin önünde tutmamız, terk edilmekten korkup kaçıp gitme isteğimiz ya da bağımlı bir ilişki yapısı yaratmamız. Ayrıca zihnimizde yarattığımız kuşkuların ilişkimizdeki güven olgusuna zarar vermesi, sevildiğimize bir türlü ikna olamayıp, duygusal yoksunluk yaşamamız ve kendimizi içten içe eksik ve kusurlu hissederek, sevilmeyi hak etmediğimizi düşünmemiz.
Bunlar düşünce yanılgılarımızın sadece bir kaç tanesi ve çoğunlukla çocukluk örüntülerimizle bağlantılı.
Yaşamsal faaliyetlerimizi sağlıklı bir şekilde yürütebilmemiz için, zihinsel ve davranışsal yanılgılarımız ile tanışıp, onlar üzerinde çalışmalar yapmamız gerekir.
Bilindik mutsuzluk bilinmedik mutluluktan daha kolay olduğu için değişmekte oldukça güçlük çekeriz, fakat asla imkânsız değildir.
Öncelikle, sistematik bir şekilde davranışlarınızı gözlemleyerek, problematik düşünce boyutunuzu tespit etmelisiniz. Böylece yaşamsal aksaklıklarınız hakkında sebep sonuç ilişkisi kurmanız daha kolay olacaktır.
Sonrasında, problemli düşüncelerinizi çürütmek için, varlığına ikna olduğunuz sorununuzu geçerli sebepler bularak kendinize kanıtlamalısınız. Örneğin, eğer kendinizi istenmeyen biri gibi hissediyorsanız, bu şekilde düşünmenize sebep olan durumları tespit ettiğiniz bir liste hazırlayacaksınız ve hemen karşısına istenilen biri olduğunuz durumları not ederek olumlu ve olumsuz durumlardaki kanıtlarınızı karşılaştırmaya başlayacaksınız. Böylece kusurlu, başarısız ve istenmeyen biri olmadığınızı, düşünsel olarak kabul etmeye başlayıp, daha özgüvenli davranmayı başarıp sağlıklı ilişki kurabilirsiniz.
Problemli davranışınızın, çocukluk örüntülerimizle bağlantılı olduğuna değinmiştik. İçinizdeki çocuğun üzüntüsünü keşfedip, ebeveynleriniz, öğretmeniz, sınıf arkadaşlarınız ya da eski sevgilileriniz tarafından haksızlığa uğradığınızı düşündüğünüz durumlarla yüzleşin ve hissettiğiniz duyguları hatırlayarak onları affetmeyi deneyin.
Bilişsel egzersizler sayesinde, sürekli sorun yaşadığınız durumlarla baş etmenizi kolaylaştırarak, daha sağlıklı seçimlerle, istikrarlı ilişkiler kurmanızı sağlamanız hiç de zor değil.
Ruhunuzu özgür kılmanız dileğiyle…
ESRA GÜRKAN
Beğenin
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.